Başak Süer Alışverişle Bağışı Birleştiren Platform Kurdu

Başak Süer, Türkiye gibi bir ülkede dünya için değer oluşturan kişilerin topluma daha fazla fay da sağlayan işlere el atması gerektiğini düşünerek harekete geçti ve Givini kurdu. Givin, kullanılmayan eşyaları vererek ya da istediğiniz bir ürünü alarak eğitime ve gençlere destek olma şansı sunuyor.

Başak Süer, kurumsal hayattan gelen bir girişimci. Uluslararası bir şirkette parlak bir kariyer yolculuğu yaparken bir anda hayatının yönünü değiştirecek bir karar aldı. Türkiye gibi bir ülkede dünya için değer oluşturan kişilerin topluma daha fazla fayda sağlayan işlere el atması gerektiğini düşünerek harekete geçti ve Nisan 2017’de Givini hayata geçirdi.

“Aslında yardımsever bir toplumuz ama karşılıksız para vermek yerine eşya vermek ve alışveriş yapmak hayatlarımızın içinde daha fazla olan kavramlar” diyen Başak Süer, bunları düşünürken kişilerin ve markaların her türlü ürün ve hizmeti iyi amaçlar için çalışan sivil toplum kuruluşlarına bağışa dönüştürebilecekleri, alışverişle bağışı birleştiren bir platform yaratma fikriyle Givin’in ortaya çıktığını söylüyor.

givin

Givin, kullanılmayan eşyaları vererek ya da istediğiniz bir ürünü alarak eğitime ve gençlere destek olma şansı sunuyor. Bu platformdan verilen ya da alınan ürün ya da hizmetin tüm geliri TOG, TEGV, Koruncuk,TOÇEV ve Tohum Otizm Vakfı gibi STK’lara bağışlanıyor. Givin’in kurucu ortağı Başak Süer, girişimcilik hikayesini, Givin’in nasıl ortaya çıktığını ve aşama aşama yaşadıklarını şöyle anlattı:

KARŞILIKSIZ VERMEK

“İyi okullardan mezun olmuş birçok kişi gibi ben de iyi bir kurumsal şirkette kariyerime devam ediyordum. Çok uluslu bir şirkette sahada, ofiste satış ve ticari pazarlama pozisyonlarında çalışarak kariyerime başladım. 1 yıl şirketin genel merkezi Lozan’da pazarlamada görev yaptıktan sonra Türkiye’ye döndüm. En son, 18 ülkenin Duty Free kanallarındaki pazarlama aktivitelerini yürüttüğüm, güzel gelir elde ettiğim, eğitimler aldığım, yurt dışı seyahatleri olan, çok da fena gitmeyen kurumsal bir kariyer yolunda ilerliyordum.

Bir süre sonra bizim gibi ülke için, dünya için değer oluşturan kişilerin topluma daha fazla fayda sağlayan işlere el atması gerektiğini düşünmeye başladım. O dönem, ben de çalışma ve günlük hayatımın içine uyumlanabilecek bir şekilde bir şeylere katkı sağlamanın yollarını arıyordum. Aslında yardımsever bir toplumuz ama karşılıksız para vermek yerine eşyaları vermek ve alışveriş yapmak hayatlarımızın içinde olan kavramlar. Bunları düşünürken kişilerin daha fazla ve markaların her türlü ürün ve hizmeti iyi amaçlar için çalışan sivil toplum kuruluşlarına (STK) bağışa dönüştürebilecekleri, alışverişle bağışı birleştiren bir platform yaratma fikriyle Givin prtaya çıktı.

PROMOSYON İYİLİK BULUŞMASI

Givin ile kişiler için bağışı özgürleştiriyor ve karşılıksız para vermeden dahi destek olabilmelerini, iyi amaçlara destek oldukça ödüller kazanabilmelerini sağlıyoruz. Markalar için de denetmek ya da eritmek istedikleri ürünleri yeni tüketicilerle buluşturarak promosyonla iyiliği birleştirerek duygusal bağ yaratmalarına destek sağlıyoruz. STK’lar için de yenilikçi, dijital, mobil uygulama formatında ilk kaynak geliştirme platformunu sunuyoruz.

Fikri bulduktan sonra ilk önce birçok kişi gibi ben de yalan çevreme ve vizyonuna güvendiğim kişilere heyecanla anlatmaya başladım. Bir yandan da Türkiye’de bu fikre benzer şeyler yapılmış mı, yurt dışında benzeri var mı gibi konuları araştırmaya başladım. Araştırmayla birlikte fikri biraz daha somutlaştırmaya başlamak için işin misyonu nedir, gelir modeli ne olabilir, pazar büyüklüğü nedir, legal koşullar nedir gibi konuları araştırarak ve düşünerek öğrenmeye çalıştım. Bir yandan da tabii ki teknoloji tarafını üsdenmesi için yazılım çözümünü nasıl yapabileceğime dair araştırmalara başladım. Eski şirketimde birlikte çalıştığımız yirmibirgram ajansının sahibi arkadaşım, fikri sevince markalaşma tarafına destek verebileceğini söyledi. Bir yandan da bir start up organizasyonunda Userspots tasarım ofisinin sahibiyle tanıştım ve o da UX ve UI tasarımı konusunda destek verebileceğini söyledi, işler ilerlemeye başladı.

EN BÜYÜK DESTEK

ITÜ Çekirdek kuluçka merkezinde mentorluk yapan bir arkadaşımın önerisiyle ITÜ Çekirdeke başvurdum ve oradan çok değerli bir netvvork ve mentor desteği aldık. Bir yandan sivil toplum kuruluşlarına destek sağlayan bir iş modeli olduğu için STK alanında tecrübeli kişilerle ; görüşmek de çok önemliydi. TOG Vakfı eş başkanı Suzan Bayazıt da bu alanda çok değerli bir mentorluk desteği verdi.

Bu yolda beni en çok kimin teşvik ettiğine gelince… Sanırım en önde gelenler yalan arkadaşım ve yıllardır sivil toplum alanının içindeki mentorum sevgili Suzan Bayazıt ve “Bu iş olmaz” yerine “dene” diyen herkes. Bence insanları yapmak istedikleri şeyi denemeleri konusunda cesaretlendiren kültürü yaymaya ihtiyacımız var bence. Şirket kurma kısmı avukatımız sayesinde kolaydı ama projeyi hayata geçirirken ki en zor kısım benim hiç bilmediğim yazılım tarafında gerçekten güvenebileceğim, kafalarımızın uyuşacağını düşündüğüm, projenin teknoloji tarafını üstlenecek bir ortak bulmaktı. İlk ortaklık denemesi birkaç ay sonra hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştı, hem yeterliliğine hem etik değerlerine güvenebileceğim ve aynı şekilde bana güvenebilecek bir yazılımcı ortak bulabilmek için muhtemelen 20’den fazla kişi ve kurumla görüşmüşümdür. Sonunda, Solid-ICT yazılım geliştirme ofisinin de kurucusu Ali Aksakarya ile tanıştık, anlaştık ve projeyi birlikte hayata geçirdik.”

”BAŞARISIZLIK KORKUM OLMADI”

HEYECANLANDIRMAYAN İŞLER Hayatımı beni heyecanlandırmayan, yapmaktan çok da keyif almadığım, benim için bir anlam ifade etmeyen işleri yapmaya devam ederek geçirmek ve heyecanlandıran bir şeyleri denemeyip inandığım şeylerin peşinden gitmemek bence esas başarısızlık.

BİR ŞEYLERİN İYİYE GİTMESİ 0 yüzden pek başarısızlık korkum olmadı; denemeye cesaret etmek, Givin özelinde mesela bir şeylerin iyiye gitmesi için destek sağlamaya çalışmak bile bence başarı.

Berrak Kutsoy





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir