Boya endüstrisi inovatif ürünlerle dikkat çekiyor

Boya endüstrisi bugün şaşırtıcı ve inovatif ürünleri ile tüm dünyada dikkat çekiyor. Çevreci metotlarla üretilen her türden boya ve kaplama malzemesi gelişmiş teknoloji konusunda örnek oluyor…

KISA adı ‘BOSAD’ olan Boya Sanayicileri Derneği son yıllarda küresel ölçekte iyi işler başarıyor. Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşların büyük ilgisine sahne olan harika organizasyonla 20-24 Mart tarihleri arasında İstanbul’da dünyanın ve ülkemizin sektörel otoritelerini bir araya topladı. Fuarı ise kısa zamanda binlerce kişi ziyaret etti.

‘Paintistanbul & Turkcoat 2018 Uluslararası Fuarı ve Kongresi Etkinliği’ her şeyden önce Türkiye’nin dünyada ulaştığı çok renkli teknolojik çizgiyi gösteriyor.

Fuarın göz alıcı düzeni, ulusal ve uluslararası boya endüstrisinin yarınlara damga vuracak toplantıları çok etkileyiciydi. Küresel bağlamda ülkemizin bu sektörde bölgesel yatırım ve ihracat üssü olması artık hiç de uzak bir ihtimal değil. Türkiye’de boya konusunda teknik ve inovatif gelişmeler dünya çapındaki uzmanlar tarafından konuşuldu ve konuşulmaya devam ediyor.

Boya

EN GELİŞMİŞ STANDARTLARA SAHİBİZ

Gerek fuarda gerekse kongre kapsamında küresel nitelikte çok sayıda etkinlik vardı. 30’u aşkın sunum ve oturum başarıyla sonuçlandı. Özellikle ‘Boya ve Kaplama Sektöründe Fırsatlar ve Güçlükler’ ana temasıyla düzenlenen açık oturumda BOSAD Başkanı Ahmet Yiğitbaşı’nın büyük nezaketle ağırladığı küresel ölçekteki ünlü isimler hemen dikkat çekti.

Dünya Boya ve Matbaa Mürekkepleri Birliği (IPPIC) Başkanı Bili McPherson, Amerika Boya Birliği (ACA) Başkanı Andy Doyle, Avrupa Boya, Matbaa Mürekkepleri ve Sanat Boyaları Endüstrisi Birliği (CEPE) Genel Direktörü Jan Van der Meulen ve European Coatings Journal ile Vincentz Network’ün Baş Editörü Dr. Sonja Schulte Türkiye’nin ulaştığı düzeyi teyit eden konuşmalar yaptılar.

BOSAD Başkanı Ahmet Yiğitbaşı gerek açılışta gerekse konuklarım ağırladığı oturumlarda önemli ayrıntılara işaret etti.

Ve sonuçta benim edindiğim izlenimlerin özeti şu oldu: ‘Paintistanbul & Turkcoat’ etkinliği gibi iki yılda bir gerçekleşen uluslararası organizasyonun İstanbul gibi bir dünya kentinde gerçekleşmesi ülkemize büyük değer kattı. Böylece üreticilerimiz bir kez daha küresel ligin önemli oyuncuları arasına girdiler.

Seminer programları ise boya ve kaplama sektörünün uzmanlarını ağırladı. Estetik açıdan bir ‘tanıtım şaheseri’ olarak arşivime aldığım 22 sayfalık fuar gazetesini satır satır inceledim. En çok dikkatimi çekenlerden biri seminer programı oldu. Konusunda çığır açan 20 yabancı ve yerli uzmandan teknik ve marketing ağırlıklı konuşmalar sektöre olağanüstü değer kazandırdı.

Dünya ölçeğinde üretilen boya miktarı bugün 50 milyon ton civarında. Ortalama büyümenin gelecek için her yıl yüzde 3.5 civarında olması bekleniyor. Burada hızla artan nüfus kadar, yeni ihtiyaç alanlarının etkisi görülüyor. İnşaat boyalarının yanısıra sanayi boyalarında hızlı gelişmeler var. Yıllık toplam değerin 130 milyar doları aşması hiç de sürpriz değil.

Etkinlik sayesinde Türkiye’nin bu alanda inanılmaz hızla geliştiğine de tanık oldum. Öğrendim ki, boya sanayimizin ihracatı 2017’de 1 milyar doları aşmış; 2018’de yeni bir rekorun kırılacağına kesin gözüyle bakılıyor. İlerleyen zaman içinde bazı stratejik hamleler olacak. Bu sırrı daha şimdiden paylaşabilirim; şahsi görüşüm ihracat maratonu en az 1.6 milyar dolarla sonuçlanacak gibi görünüyor. Dolaysıyla boya sektörü yalnız iç pazarda değil, başta çevre ülkeleri olmak üzere; Asya ve Afrika’da rekabetçi kalite açısından ses getiren roller üstlenmeye devam edecek.

ENDÜSTRİ ARTIK ÇOK KATMANLI

Oldukça başarılı geçen dört günlük etkinliklerden sonra gelelim benim kişisel izlenimlerime: Maalesef tüm arzuma rağmen etkinliklerin tümüne katılamadım. İstanbul’da kısıtlı zamanımın elverdiği ölçüde hareket etmek zorunda kaldım. Etkinliklerin bazılarım izleyebildim, özenle hazırlanmış fuarı büyük bir zevkle gezdim.

Kimi konuları ise sonradan yapılan kritiklere kulak misafiri olarak değerlendirdim. Türkiye’de boya endüstrisi denince artık sadece boya değil, çok katmanlı bir yapı akla geliyor. En başta özel boyalar ile ‘coating’ (kaplama) malzemeleri var. Dahası sektörün içinde birçok alt grup bulunuyor. Bunlar bu endüstrinin kompleks bir yapı gösterdiğini ortaya koyması açısından ilginç.

Bugün Türkiye Avrupa’nın en büyük beşinci boya üreticisi. Şimdilik sadece boya ve hammadde bazında yıllık üretim 1 milyon tona yaklaşıyor. Büyük ivme kazanan inşaat boyalarının yanısıra toplamın yüzde 60’ı sanayi boyaları şeklinde. Sanayi boyaları deyince hemen onlarca sektörün ihtiyacı akla geliyor.

Yeni nesil boyalar başta nanoteknoloji olmak üzere son tekniklerle hızlı bir evrim geçiriyor. Çevre dostu ürünlerin yanı sıra, anti-bakteriyel, anti-fungal ürünler hemen dikkat çekiyor. Yeni kategorilerin içinde yangın önleyici, korozyon karşıtı, her koşulda zararlı ışımaları emen, kendi kendini temizleyen, çizilmeyen, aşınmayan, ses bariyeri yaratma özelliği bulunan boyalar var. Bu fonksiyonel boyalar bir yana; estetik zarafet açısından kent dokusunu değiştiren inşaat boyalarında da adeta bir devrim yaratılmış durumda.

Boya endüstrisinin mekanize edilmesi Avrupa’da sanayi devrimiyle başlamış. Amerika’da Ford’un T modeli’nin pazara çıkması sonrası yeni buluşlar daha bir hız kazanmış. Şunu da unutmayalım: Düne kadar Amerika ve Avrupa’da sağlığa pek dikkat edilmemiş. İkinci Dünya Savaşından sonra araştırmacılar kurşun, cıva ve bazı zararlı bileşiklerin yarattığı tehlikeleri görerek önlem almışlar. İnşaat boyalarının yanısıra özellikle sanayi boyalarının ulaştığı bu çizgi dikkat çekiyor.

YENİ İŞ FIRSATI

Bugün bizde de başta otomotiv endüstrisi olmak üzere hemen tüm sektörlerde sağlıklı boya kullanımı gittikçe artıyor. Dahası hızla gelişen estetik kabuller yaşam alanlarımızı, kullandığımız aletleri, evlerin iç ve dış cephelerini renklendirerek, kentsel duyarlılığa estetik unsurlar katıyor, algı dünyamızda devrim yaratıyor. Bu gelişmeler her şeyden önce yeni bir iş kurmak isteyen perakendeci, toptancı ve yapı marketleri için büyük şans.

Türkiye bugün yalnız inşaat boyalarında değil; metal, mobilya, otomotiv, ambalaj gibi yüzlerce sektörün tüm ihtiyacını karşılayarak, ihracatla birlikte 3 milyar dolarlık bir düzeyi aşacak gibi görünüyor. İstatistiksel kestirimlerde 10 yıl sonra bu rakamın hızla artacağı inancındayım.

Bu arada fuar ortamında adı sık sık geçen modern sektörün kurucusu, ilk ve tek entegre boya fabrikasını daha 1940’larm ortasında Türkiye’ye kazandıran duayen girişimci Selçuk Yaşar’ı da ilklere aşina bir yazar olarak bir kez daha kutluyor sağlıklı ömürler diliyorum.

Nur Demirok





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir