Girişimci ve Mucit İki Kız Kardeş Nasıl Zengin Oldu

Ezra ve Tuba Çetin kardeşlerin başarılı ve şaşırtıcı bir öyküsü var. Kalp krizini haber veren tişört, gömüldüğünde tohum veren elbise, giyilebilir IoT kıyafetler tasarlıyorlar. Mucit modacılar 3. Havalimanı’nda dünyanın ilk yapay zekalı moda mağazasını açacak…

Mucit kız kardeşler

BU hafta iki kadının şaşırtıcı hikayesini sunmak istiyoruz size. Ezra ve Tuba Çetin kardeşler, Ezra+Tuba markası altında yaptıkları tasarımlarla moda dünyasında dikkatleri üzerlerine çekiyorlar. Teknolojinin tüm olanaklarını kullanarak yetişkin kadın kıyafetleri tasarlayan Çetin kardeşlerin farklılıkları alışılmış moda çizgilerinin çok dışında olmaları.

Toprağa gömüldüğünde bitkiye dönüşen elbiselerden sesle hareket eden kelebek elbiseye, plastikten dönüştürülmüş elbiseden kalp krizini haber veren tişörte kadar çok şaşırtıcı ürünler tasarlıyorlar.

Çetin kardeşler, Ezra + Tuba isimli dünyada ilk olacak yapay zekalı mağazalarını 3. Havalimanı’na açacaklar. Bir buçuk milyon euro’ya mal olacak mağazalarını gelecek dönemlerde başka ülkelerin havalimanlarında da açmayı planlıyorlar. Şaşırtıcı modacılarla faaliyetlerini ve hedeflerini konuştuk…

ezra tuba
Ezra ve Tuba

Moda dünyasına ne zaman ve nasıl adım attınız?

Ezra Çetin: Anne babamız tasarımcı, ihracat firmaları vardı. Yani aileden tekstilciyiz. Çocuklukta nasıl büyürseniz öyle devam ediyor. Sanatın her dalıyla küçük yaşlardan itibaren meşgul olurken bir yandan işi eve taşıyan anne babayla büyüdük. 13-14 yaşındayken babamız yaz tatillerini kaldırdı ve Tatilinizi yapmak istiyorsanız harçlığınızı kazanmak için burada çalışmak zorundasınız’ dedi. Biz 13-14 yaşından beri yılda sadece bir hafta tatil yaparak devam ettik, sonrasında kendi işimizi kurduk.

Markanızı nasıl oluşturdunuz?

E.Ç.: Güzel Sanatlar Akademisi mezunuyum. Bir dönem yurtdışında ressam olarak çalıştım. Ama tercihimi tekstilden yana kullandım. Yurtdışında ve yurtiçinde önemli markalarda tasarımcılık yaparken Milano’da önemli bir markadan tasarımcılık teklifi aldık. Orada çok değerli bir Italyan danışmanla tanıştık. Bizi kendi markamızı kurmak için teşvik etti. 2006’da markayı kurduktan sonra 2008’de kendi markamızla Paris Fashion Week’e resmi olarak davet edildik, ilk defilemizi Paris Moda Haftası’nda gerçekleştirdik. Bizim defilemize gelip oradan Channel’in üst kattaki defilesine gidiyorlardı. Tokyo’da da defileler yaptık. Bu arada bir şeylerin ters gittiğini de anladık, çünkü bizim bu kadar paramız yoktu. Bu kadar tanıtım doğru ama bunu bir farkındalık yaratarak yapmalıyız dedik. Özetle sistemsel bir hata yaptığımızı düşündük. Tasarım anlayışımızda bir değişiklik yapma kararı aldık.

Giyilebilir teknolojiler ve vegan tasarımlar üzerine çalışmaya karar verdik. Teknolojinin doğayı kucaklamasını arzu ettik. Dünyanın ilk giyilebilir teknoloji elbiselerinden birini yaptık. Ardından insanların hayatlarına daha fazla konfor kazandıracak ve hayat kalitelerini artıracak ürünler yapmaya başladık.

Nedir bu vegan elbiseler?

Tuba Çetin: Dünyada milyonlarca ton kıyafet atığı var ve bu dünya için inanılmaz bir savurganlık. Önemli olan bunları nasıl sürdürülebilir ve kullanılabilir hale getirebileceğimiz.

E.Ç.: Vegan kumaşlarımız için Bursa’da tpeker Tekstil ile birlikte çalışıyoruz. Elbiseleri gömdüğünüz zaman toprakta üç ay içerisinde çözünme başlıyor. Ayrıca bu kumaşın içinde tohum kullandık. İlk etapta tohumu kıyafetin içerisine gömdük. Bundan sonraki aşamada ipin içerisine yerleştirmek istiyoruz. Mart ayında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaptığımız sergide zeytin tohumunu mendil ve gömleğin içine yerleştirdik ve bahçesine gömdük. Kumaş üç ay sonra çözülecek, tohumların çıkması ekim gibi olur. Bu ürünün lansmanını yapmaya hazırlanıyoruz, şu anda videosu hazırlanıyor. Günümüzde kumaşların içeriğinde pet özelliği taşıyan polyester olduğu için örneğin sizin üzerinizdeki kıyafetlerin kumaşı 200 ile 1000 yıl arasında doğadan kaybolmuyor. Bu nedenle doğaya katkıda bulunmak istiyoruz. Elbiseleri giymediğinizde lütfen çöpe atmayın. Herhangi bir toprağa, saksınıza veya ormanlık alana gömün. Bizim amacımız güzel bitkilerin ötesinde yenebilir bitkiler oluşturabilmek.

Marka olarak neleri önemsiyorsunuz?

E.Ç: Bizim en önemli hassasiyetlerimizden biri gelecek. Biz henüz yeni bir markayız. Geleceğe doğru bir yaşam standardı bırakabilmek için çalışıyoruz. Hatta kendi kurucusu olduğumuz STK’mız da var. ‘Çocuk ve Gelecek Derneği’. Biz çocukları ve çocukların geleceğini çok önemsiyoruz. Bu markamızın da misyonu.

Kalp krizini haber veren tişörtünüz varmış. Ne zaman satışa çıkacak?

E.Ç.: Hayatı daha konforlu ve lüks hale getirmek istiyoruz. Uluşılabilir bir lüks yapıyoruz. Bu nedenle belli bir süreçte hastalıklar konusunda alarm verebilecek giyilebilir ürünler tasarlıyoruz. Bu bir tek kalp kriziyle ilgili değil. Pek çok başka hastalıkla ilgili ürünler üzerine çalışıyoruz. Hepsini yakın zamanda çıkaracağız.

Mağazacılık planlarınız var mı?

E.Ç.: Yapay zekalı bir mağaza üzerinde çalışıyoruz. Arzumuz da bu mağazanın 3. Havaalam’nda yer alması. Görüşmelerine de başladık. Tek bizim havaalammızda değil dünyadaki birçok havaalanında mağazalarımızın olmasını istiyoruz. Biz insan olarak çok yer tutmamamız gerektiğine inanıyoruz. Hayatı daha eğitimli ve daha lüks hale getirmek istiyoruz. Yapay zekalı mağaza insansız çalışan, size çok hızlı ve 24 saat hizmet verebilen bir sisteme sahip olacak. Burada sağlıklı, hayatı daha konforlu hale getirecek nesnelerin interneti özellikli ürünler, vegan tasarımlarımızın satışı yapılacak.

T.Ç.: Mağazanın yazılımlarını ve mühendisliğini Türk mühendisler yapıyor. Tamamıyla Türkle-rin yaptığı bir proje olacak. 1 milyon euro’ya mal olacak. Bu başlangıç için, ilk mağazanın ardından büyük bir aşama kaydedildiği zaman diğer mağazalarda maliyet yarı yarıya düşecek.

Markanızın gelecek planları nedir?

E.Ç.: Yapay zekalı mağazalarla büyümek istiyoruz. Kendi mağazacılık sistemlerimizi geliştirmek istiyoruz. Aslında mağaza açmak için birkaç sene önce harekete geçmiştik fakat vazgeçtik. O yüzden multi-brand satan departman store ve butiklere girmeye başladık ve oralarda büyüdük. Satış yapmayı öğrendik ve hala öğreniyoruz. Çok iyi ekipler kurabilirsiniz ama işi bilmiyorsanız bir yere kadar ilerlersiniz. Biz şimdi bunu öğrenmeye başladık. Kendimizi eğitiyoruz.

T.Ç.: Marka olarak kendimize çizdiğimiz yol giyilebilir teknolojiler ama biz bir yandan, doğaya da katkıda bulunmak istiyoruz. Dolayısıyla ikisini birbirinden ayıramıyoruz. İkisini bir sunup sürdürülebilir hale getirmek istiyoruz.

Muhafazakar giyim pazarı büyüyor. Bu alanda da olacak mısınız?

E.Ç.: Tesettür giyimde bazı dinamikleri değiştirmek istiyoruz. Bu amaçla yeni bir koleksiyon hazırlayacağız. Tesettür giyiminde çok ciddi bir ciro kaydediliyor. Niçin tüketiciye daha doğru bir servis verilmiyor sorusunu soruyoruz.

T.Ç.: Hiç kimse polyester giymek istemiyor. Kapalı, örtülü, rahat denilince polyester kumaş kullanılması çok adaletsiz bir şey. Düzgün kumaşlarla, düzgün modellerle çok daha şık ve rahat bir görüntü sağlanabilir. Sağlıklı, klimatik ve bakteri üretmeyen, Türk bir mucit tarafından hazırlanan bir kumaş projemiz var. Eğer gerçekleşirse, bebeklerin de muhafazakar kesimin de gönül rahatlığıyla kullanabileceği kıyafetler tasarlayabileceğiz.

Konuşan kitap projesi

Teknolojik bir kitap yazıyoruz. Kendi konuşuyor ve anlatıyor. Fotoğrafların üzerinde QR kod var, telefonu tuttuğunuz anda kısa kısa videolar izleyebileceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyada başarıyla temsil eden değerli profesörlerin, sanatçıların, iş kadınlarının olduğu bir kitap olacak. Kitabı Kurtuluş Savaşı’nda savaşan ve Cumhuriyeti kuran kadınlara ithafen yazdık. Bu kadınların avatarlari yapıldı. Kitabı açtığınızda 1890’lardan bir taş bina sizi karşılıyor ve arkada ‘Hasret’ diye bir şarkı çalıyor. Hasret şarkısı ile Balkanlar’dan günümüze geliyoruz. Sonunu çok değerli bir sanatçımızın çok ünlü bir şairimizin şiirine yaptığı bir besteyle anlatacağız. Fotoğraflarını Nihat Odabaşı’nm çektiği kitapta savaş sahneleri de olacak. Kitap Türkçe ve İngilizce olarak basılacak, Amazon’da da satılacak. Geliri de yetenekli ve geliri olmayan kızların uluslararası eğitimleri için kullanılacak. Kitap en geç 29 Ekim’e de çıkmış olacak.

EDA Gezmek





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir