Kendi Elektriğini Üret Fazlasını Sat

TÜRKİYE’DE çatı üstü güneş enerji santrali pazarı (GES) hızla büyüyor. Kendi elektriğini güneşten üreten konutlar, sanayi tesisleri, tarımsal faaliyetler her geçen gün artıyor. 2020’de Türkiye’de kurulan GES gücü 672 megavat (MW) iken, bu kurulu güçte çatı GES’lerin payı 450 MW seviyesine ulaştı. Bir başka ifadeyle bir yıl içinde kurulan GES’lerin yaklaşık yüzde 70’i çatı tipi. Sektör temsilcileri, 2021 Mart sonu itibarıyla Türkiye’deki toplam 7 bin MW GES kurulu gücü içinde çatı GES’in payının 700 MW ile yüzde 10’luk paya ulaştığını vurguluyor. Çatı tipi GES’lerde çok önemli bir büyüme potansiyeli olduğuna dikkat çeken sektör temsilcileri, yıllık en az 700 MW’lık çatı üzeri sistem yatırımları beklentileri olduğunu, toplam GES’ler içinde çatı GES’lerin payının zaman içinde yüzde 30-40’ları bulacağını öngörüyor. Hacim olarak sadece çatı üstü segmentinde yıllık 350 milyon dolar ve üzeri bir pazar beklentisi dile getiriliyor. Türkiye’de potansiyel olarak kurulum yapılabilecek yaklaşık 40 gigavatlık (GW) potansiyel çatı alanı olduğuna işaret edilirken, şebeke bağlanılabilme kapasiteleri de düşünüldüğünde 5-6 GWe’lık bir potansiyel olduğu ifade ediliyor. Her geçen yıl elektrik tüketim maliyetleri artarken bu sistemlerin yatırım maliyetlerinin azalmasının etkisiyle pazarın daha da artacağı öngörülüyor.

Mayıs’ta güneş enerjisinden bin 468 gigavatsaat elektrik üreterek aylık bazda üretim rekoru kırılması, güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payının yüzde 5.8’e yükselmesi bu öngörüleri destekliyor.

YENİ VE BÜYÜK BİR PAZAR

Yeşil Mutabakat nedeniyle Avrupa Birliği’ne ihracatı yüksek olan firmaların çatı tipi GES yatırımlarına ilgisinin arttığı belirtiliyor. Her sektörden yoğun ilgi gören çatı GES kurulumunda başı çeken sektörlerin tekstil, lojistik firmaları ve depolar (özelikle soğuk zincir taşımacılığı yapan ve soğuk hava depoları), plastik, demirçelik veya sektör gözetmeden global karbon taahhüdü olan yabancı kökenli firmalar olduğu vurgulanıyor.

Çatı ve cephe tipi GES’ler yatırım maliyetleri projesine göre 4-8 yıl arasında kendini amorti ediyor. Böylece çatı üstü GES’ler hane halkı gibi küçük çaptaki kullanım için uygun hale gelirken, büyük kurumlarm ise ürettiği elektriği kullanım fazlasını satarak gelir elde edebileceği bir yatırım koluna dönüşüyor. Mevzuat, finansman ve buna bağlı olarak yeni iş modelleri ile bu potansiyelin otoritelerin doğru politikalarla destekleyerek geliştirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Çatı GES pazarının tabana yayılması ve bayilik sisteminin gelişeceği vurgulanıyor. Bazı şirketler temsilcilikle büyürken, bazı şirketler bayilik ağı için hazırlıklarını yapıyor.

elektrik uret

PANDEMİYE RAĞMEN BÜYÜDÜ

Covid-19, 2020’de enerji sektörünün gelişimini de sekteye uğrattı, ertelemelere ve gecikmelere yol açtı. Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kutay Kaleli’nin açıklamalarına göre bu süreçte güneş enerjisi sektörü de kısıtlanan tedarik zinciri, ertelenen ihaleler, öngörüde bulunulamayacak pek çok konu nedeniyle çeşitli problemler yaşadı. Ancak pandemiye rağmen yenilenebilir enerji sektörünün gelişimi devam etti. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) Yenilenebilir Kapasite İstatistikleri 2021 raporuna göre Covid-19’a rağmen, bir önceki kapasite rekoru neredeyse yüzde 50 oranında geçilerek 2020’de tüm dünyada 260 GW’tan fazla yenilenebilir enerji kapasitesi eklendi.

2020’de sırasıyla 127 GW güneş ve 111 GW’lık rüzgar enerjisinin küresel kapasiteye eklendiğinin altını çizen Kaleli, “McKin-sey & Company’nin 2021 Küresel Enerji Perspektifi çalışmasının da güneş ve rüzgar santrallerinin 2035’e kadar dünyanın elektrik üretim kapasitesinin neredeyse yarısını oluşturacağını ve 2030 yılına kadar ise yenilenebilir enerjiyle çalışan hidrojen teknolojilerine yönelik maliyet rekabetçiliğinin de enerji geçişinde bir başka oyun değiştirici olacağını açıklıyor. Rapora göre, küresel kömür yakıtlı eneıji talebinin şimdiden zirveye ulaşmasıyla birlikte petrol için en yüksek noktaya 2029’da, doğal gaz için ise 2037’de ulaşılacak. 2027 de tüm fosil yakıtların zirve noktasına ulaşmak için rekor seviyede buluşacağı yıl olarak tahmin ediliyor” dedi.

“GÜNEŞ ENERJİSİ İLE BÜYÜMELİYİZ”

Kaleli, TEÎAŞ verilerine göre toplam kurulu gücün 97 bin 69,7 MW olurken 2021 Mart ayı sonunda kurulu gücün 6 bin 964 MW’lık kısmının güneş enerjisi santrallerinden sağlandığını kaydetti. Güneş enerjisindeki kurulu gücün bir önceki aya göre 95 MW artış gösterdiğini belirten Kaleli, TElAŞ’ın verilerine göre kurulu güç içerisindeki en büyük payın 25 bin 697.8 MW ile doğal gaz santrallerinin, ardından ise 23 bin 236,6 MW ile barajlı kaynakların olduğunu dile getirdi. Kaleli, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2019-2023 yıllarını kapsayan Stratejik Planı’nda yer alan öncelikli hedef, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik kurulu gücünün toplam kurulu güce oranının yüzde 59’dan yüzde 65 seviyesine yükseltilmesini sağlamaktadır. Artan oranda mini YEKA ihaleleri ile yeni kapasite kullanımları tahsis edilecek ve güneş enerjisi her zaman ülkenin baş yerli ve milli kaynaklarından biri olacaktır” diye konuştu.

Türkiye’de her yıl artan oranlı bir şekilde güneş enerjisine bin MW civarı kapasite eklenmesini öngördüklerini belirten Kaleli, yapılan analizlerin bu ölçekte bir artışın iletim sistemince de kaldırılabileceğini gösterdiğini vurguladı. Güneş enerjisinin sürdürülebilir büyümesini sağlamak için yerli teknoloji ve üretime öncelik verilmesi gerektiğini ifade eden Kaleli, “Gerek küresel çapta iklim krizi ile mücadele etmek için yeşil enerji kullanımını artırmak gerekse ekonomiye ve istihdama katkısını geliştirmek için güneş enerjisi ile büyümemiz şart” ifadelerini kullandı.

“ÇATI GES’İN PAYI YÜZDE 10”

Enerji Sanayicileri ve Iş Adamları Derneği (ENSÎA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye’nin güneş enerjisinde son on yılda ciddi bir atak yaptığını vurgulayarak, bu alanda kurulu gücünü 7 bin MW’a taşındığını ve toplam kurulu güç içindeki payının yüzde 7’nin üzerine çıktığını ifade etti. Güneş enerjisinin, rüzgâr enerjisinin bir alternatifi olmadığını belirten Kalaycı, “Her iki enerji kaynağına da yatırımlar alabildiğince yapılmalı. RES’leri her yere kuramazsınız. Ama güneş enerji santrallerini evlerin, fabrikaların, turizm tesislerinin, cezaevlerinin, hastanelerin ve statik dayanımı olan her binanın çatısına kurabilir, öz tüketiminizi rahatlıkla karşılayabilirsiniz. Güneş enerjisi tabana daha çok yayılabilecek bir kaynak ve yakın zamanda yayınlanan hibrit yönetmeliği sayesinde bu iki kaynağın beraberce kullanılması da artık çok mantıklı” dedi.

Sadece 2020 yılı içinde kurulan GES gücünün Türkiye’de 672 MW iken, bu kurulu güçte çatı GES’lerin payının 450 MW seviyesinde olduğunu belirten Kalaycı, “Bir başka deyişle bir yıl içinde kurulan GES’lerin yaklaşık yüzde 70’inin Çatı tipi GES olduğunu söyleyebiliriz. 2021 Mart sonu itibarıyla ülkemizdeki toplam 7 bin MW GES kurulu gücü içinde Çatı GES’in payı 700 MW ile yüzde 10’luk paya sahip. Bu oranın zamanla yüzde 30-40’ları bulacağını öngörüyoruz. Ülkemizin çatı tipi GES’lerde çok önemli bir büyüme potansiyeli var. Gerek mevzuat gerekse finansman ve buna bağlı olarak yeni iş modelleri ile bu potansiyelin otoritelerin doğru politikalarla destekleyerek geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

YILLIK YATIRIM BEKLENTİSİ 700 MW

Smart Energy Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ, Türkiye’de bu ve takip eden senelerde yıllık en az 700 MW’lık çatı üzeri sistem yatırım beklentileri olduğunu vurguladı. Hacim olarak sadece çatı f üstü segmentinde yıllık 350 milyon dolar ve üzeri bir pazar öngördüklerini kaydeden Demirdağ, “Yaşadığımız meskenler, kaldığımız oteller vb. işletmeler, işlerimizi yaptığımız ticarethaneler, üretim yaptığımız her türlü imalathane, fabrika vb., örnekleri çoğaltabileceğimiz elektrik tüketiminin olduğu her yapı potansiyel pazar. Dolayısıyla, pazar ciddi bir büyüme potansiyeli taşıyor. Her geçen yıl elektrik tüketim maliyetlerimiz artarken bu sistemlerin yatırım maliyetlerinin azalmasının etkisiyle pazarın daha da artacağını öngörüyoruz” diye konuştu.

Yenilenebilir Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkök ise, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de nihai enerji tüketimi içerisinde binaların sanayi sektörünün ardından en yüksek paya sahip olduğunu belirterek, Türkiye’nin toplam tüketiminin yaklaşık yüzde 36’sını konut, ticarethane tarım ve hayvancılığın oluşturduğunu kaydetti. Bu tüketim grubunda 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 3’lük bir artış görüldüğünü dile getiren Özkök, özellikle pandemi etkisi de düşünüldüğünde konut sektörünün sanayi sektörüne nazaran tüketim oranının daha çok yükseldiğini vurguladı. Binalarda kurulabilecek çatı üstü GES toplam potansiyelinin 2019 verileri doğrultusunda yaklaşık 15 GW olduğunu ifade eden Özkök, bu potansiyelin Türkiye’deki mevcut kurulu güneş enerjisi gücünün iki katından fazla olduğuna işaret etti.

Kontek CEO’su Tolga özdemir ise, Türkiye’de yaklaşık 40 GWe’in üzerinde potansiyel çatı alanı olduğunu, şebeke bağlanıla-bilme kapasiteleri de düşünüldüğünde 5-6 GWe bir potansiyel olduğunu dile getirdi.

AYLIK MAHSUPLAŞMA YÖNTEMİ

Türkiye’de GES yatırımlarını ivmelendirici çok önemli mevzuat değişiklikleri yapıldı. 10 Mayıs 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile 1 MW olan lisanssız kurulu güç üst sınırı 5 MW’a çıkarıldı. 12 Mayıs 2019 tarihli Lisanssız Elektrik Yönetmelik gereği çatı ve cephe uygulamalı güneş enerjisi sistemlerinin önü açıldı ve ihtiyaç fazlası enerjinin satılabilme imkanı getiren “aylık mahsuplaşmaya” tabi oldu. Mesken aboneleri, sözleşme gücü ile sınırlı kalmak şartı ile 10 kWe kurulu güce kadar sistem kurabilir hale geldi. Yerel dağıtım şirketlerinden ve belediyelerden gerekli izinler alındıktan sonra kurulumu gerçekleştirilerek, dağıtım şirketi ile GES projesini yapan arasında sistem kullanım ve bağlantı anlaşması imzalanarak 10 yıl süre ile yönetmeliğin 5.1.C maddesine göre aylık mahsuplaşmaya tabi olunuyor.

GÜNDER Başkanı Kaleli’nin verdiği bilgiye göre aylık mahsuplaşma, o ay içerinde ürettiğiniz ve tükettiğiniz enerjinin mahsup edilerek, üretim fazlanız olması durumunda dağıtım şirketine, tek zamanlı elektrik birim fiyatından fatura etmeniz, eksiğiniz olması durumunda dağıtım şirketinin size, toplam elektrik birim fiyatından fatura etmesi anlamına geliyor. Sanayi, ticarethane ve aydınlatma aboneleri için kurulan çatı ve cephe uygulamalı güneş enerjisi kaynaklı üretim tesisleri ile diğer yenilenebilir elektrik üretim tesislerine getirilen 1 MW’lik sınırın kaldırılması ile tarımsal sulama aboneleri ile içme suyu tesisleri ve atık artıma tesisleri ile birden fazla tüketim tesisinin ihtiyacını karşılamak üzere kamu kurumlan tarafından kurulan çatı, cephe ve arazi uygulamalı yenilenebilir elektrik üretim tesisleri de uygulama kapsamına dahil edildi.

HER KONUMA İNŞA EDİLEBİLİYOR

GÜNDER Başkanı Kaleli, konumun yıl boyunca güneş ışınlarını aldığı açı göz önünde bulundurularak paneller yerleştirildiğinde güneş enerjisi sisteminden elde edilen verimliliğin de artış gösterdiğini vurgulayarak, “Güneş enerjisi hane halkı gibi küçük çaptaki kullanım için de elverişli. Ayrıca sanayileşmiş büyük kurumların ürettiği elektriği kullanıp fazlasını da satarak gelir elde edebileceği bir yatırım kolu. Güneş enerji sistemi hemen her konuma inşa edilebiliyor. Araştırmalar, Türkiye‘nin iyi güneşlenme koşullarına sahip bölgeleri göz önüne alındığında evler için 0-5 kW arasında fotovoltaik kurulu güç yaklaşık olarak sıfır-bin kWh/ay elektrik üretecek. Küçük işletmelerin ilgi duyacağı 5-50 kW arasında kurulu güce sahip fotovoltaik sistemi yaklaşık olarak bin kWh-10 bin kWh/ay elektrik üretecek. Yine en son olarak sanayicilerin, fabrikaların, otellerin, organize sanayi bölgelerinin kuracağı ve lisansa tabii olmayan sistemler ise 50-500 kW kurulu güce sahip olup, elektrik üretim miktarı 10 bin kWh ile 100 bin kWh/ ay olacak. Böylece ilk defa bir enerji türünde bireysel yatırımcıdan sanayiciye, turizmciden küçük-orta boy KOBİ işletmecisine kadar uzanan bir yelpazede yatırımcı profili mevcut olacak ve aynı zamanda kurulu MW başına 50-75 kişi arası olmak üzere çok büyük istihdam imkanı doğacak” dedi.

MALİYET DEĞİŞİYOR

Çatı ve cephe GES’lerin yatırım maliyetleri, performansları ve geri dönüş süreleri, kurulum yapılacak yerin özellikleri, ne kadar ve nasıl ışınım alabildiği ve sıcaklık gibi iklimsel koşulların yanı sıra yatırımın tam veya kısmi öz sermaye ile yapılması gibi değişkenlere bağlı olarak her proje özelinde farklılık gösteriyor.

Çatı projelerinde kullanılan teknolojinin, maliyeti belirleyen temel faktör olduğunu dile getiren Kontek CEO’su Tolga Özdemir, PV panel, solar inverter, konstrüksiyon malzemesi, solar kablonun maliyeti belirleyen ana kalemler olduğunu söyledi. Teknolojik yerli bir PV panel ve panel bazlı optimizasyon yapabilecek solar inverterin kullanıldığı 1 MWp’lik projenin yaklaşık maliyetinin 600-650 dolar/kWp olduğunu belirten özdemir, kısaca 1 MWp maliyetin yaklaşık 600 bin dolar olduğunu kaydetti.

Kaleli, birinci kalite malzemeler kullanılmak kaydıyla örneğin ev çatışına kurulacak 0-5 kW arasında fotovoltaik kurulu gücün yaklaşık maliyetinin 5 bin dolar civarına kadar çıktığını vurgulayarak, küçük işletmelerin ilgi duyacağı 5-50 kW arasında kurulu gücün maliyetinin 35 bin dolara, 50-500 kW kurulu gücün maliyetinin ise 300 bin dolara kadar çıkabileceğini belirtti.

Asunim Türkiye Yönetici Ortağı Umut Gürbüz, genel olarak 10 kWp’lık evsel bir sistemin sahibine yaklaşık 7 bin-8 bin dolara, bunun 100 katı büyüklüğündeki bir sanayi tesisinin yatırımcısına yaklaşık 470 bin-500 bin dolara mal olabildiğini kaydetti. Gürbüz, bu fiyat aralığında kullanılacak ürünlerin, çatı tipinin ve uygulanacak montaj yönteminin belirleyici olacağının altını çizdi.

“TAKSİTLE GES SAHİBİ OLABİLİRSİNİZ”

Çatı GES’lerde yatırımın geri dönüş süreleri de yatırım büyüklüğü, lokasyon, güneşlenme süreleri, finansmanı başta olmak üzere birçok faktöre göre değişiklik gösteriyor. GEN-SED Başkanı Demirdağ, yatırımların farklılıklarına rağmen yapılan analizlerde çıkan sonuçların, yapılan yatırımların geri dönüş sürelerinin yaklaşık olarak 6-8 yıl olduğunu gösterdiğini belirtti. Demirdağ, “Yani 6-8 yıl fatura ödemek yerine, taksitle GES sahibi olabilirsiniz. Yatırımın mali kısmı, banka kredileri veya leasing gibi finans enstrümanları ile desteklenebiliyor. Yatırımın tamamen öz sermaye ile yapılmasına gerek kalmadan yatırımcı açısından kolaylık sağlanabiliyor” dedi.

Kontek CEO’su özdemir, geri dönüş sürelerinin güneşlenme sürelerine, dolayısı ile lokasyona bağlı olarak değişmekle birlikte 5-6 yıl civarında olacağını kaydetti.

tik yatırım maliyetlerinin ve faiz oranlarının düşmesi ile çatı üstü sistemlerin daha cazip hale gelebileceğini dile getiren GÜ-YAD Başkanı Özkök ise, konutlarda geri ödeme için 8 ila 10 yıl, ticari binalarda ise 4-5 yıl kadar olan sürenin konut kredisinde olduğu gibi özel bir düzenlemeye sahip kredi imkanları sağlanması ile düşeceğini kaydetti.

SİSTEMİN AVANTAJLARI

Güneş ışığı ile üretilen elektrik eneıji-sinin maliyeti, sadece bu enerjiyi üretecek sistemlere yapılan ilk yatırım maliyeti ve sonrasında çok düşük bakım masraflarını kapsıyor. Bu sistemler 25 yıl ve daha fazla çalışabilecek ve enerji üretecek şekilde dizayn ediliyor. GENSED Başkanı Demirdağ’ın ifadesiyle yatırımını gerçekleştirmiş bir yatırımcının artık her geçen yıl artan elektrik tüketim maliyetlerini düşünmesine gerek kalmıyor. Üretim yapıyorsanız karbon salımmınızı sıfırlama imkanı doğuyor. Çatı tipi GES’lerin sürdürülebilirlik yönü de olduğuna dikkat çeken Demirdağ, “öyle bir sistem yatırımı yapıyorsunuz ki, çevreye zararı yok, kaynağı ise her sabah yenileniyor. Güneş!” ifadelerini kullandı. Demirdağ, sağlanan bazı kolaylıklara ilişkin olarak şunları da kaydetti:

“örneğin, 240 kW’tan daha büyük yatırımlar için belirli bir prosedür izlenerek alınacak teşvik belgesi ile bu sistemlerde kullanılacak ekipmanların alımmda KDV istisnası ve güneş paneli hariç gümrük vergisi muafiyetinin sağlanması gibi. Üretim fazlası enerjinin dağıtım sistemi işletmecisine satılması bir gelir ve dolayısıyla bir gelir vergisi teşkil edeceği için, bu konuda meskenlere yönelik gerçek kişilerin işini kolaylaştırmak adına tek bir mesken özelindelO kW’a kadar olan sistemlerde söz konusu satışlardan kaynaklı olarak, gerçek kişiler gelir vergisinden muaf esnaf kapsamında değerlendiriliyor.”

Aylık mahsuplaşma ek gelir imkanr da getiriyor. Kontek CEO’su özdemir, “Ay-lrk mahsuplaşma ile tüketicinin her aytn sonundaki fatura döneminde şebekeye verdiği ihtiyaç fazlasr elektrik enerjisi, görevli tedarik şirketi tarafından 10 yrl süre ile satrn almacak. Ayrtca dağrtrm tarifelerinde tüketim karşrlrğr üretim için tüketim tesisinin abone grubuna özgü tüketici dağı-tım tarifesinden yüzde 50 indirim ve veriş yönündeki enerji için dağıtım tarifesinden yüzde 100 indirim uygulanacak” dedi.

REKABET GUCU VE KARLILIK

Enerji tüketimi yoğun olan bir sektörde faaliyet gösteren bir firma çatı GES yatırımlarıyla, girdi maliyetlerindeki elektriğin maliyetini çok düşürüyor. Bu maliyetin düşmesi ile firmanın rekabet gücü ve kârlılığı artıyor. ENSÎA Yönetim Kurulu Başkanı Kalaycı, yatırımcının maliyetleri hesaplarken, tam olarak belirleyemediği değişken olan elektrik maliyetinin tamamını ya da büyük bir kısmını net olarak bilebileceğini ifade etti. Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 40-45’ini Avrupa Birliği ülkelerine yaptığını söyleyen Kalaycı, “Sınırda Karbon uygulamaları, Green Deal, karbon ayak izi uygulamaları ihracatçımızı zorunlu olarak yenilenebilir enerjilere yönlendirecek, aksi halde ürünlerini ihraç edemez ya da rekabet edemez hâle gelecek. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nm şu anda üzerinde çalıştığı İklim Değişikliği Kanun Tasarısı’nın önümüzdeki dönem TBMM’den geçmesi ile gerek sanayiciler gerekse ticarethaneler kendi sektörleri için belirlenecek olan karbon salımı değerlerini tutturamadıkları takdirde bazı yaptırımlara maruz kalacaklar diye düşünmekteyiz. Bu yaptırımlar da maliyetlerini artıracaktır. Firmalar karbon ayak izlerini azaltacak; sürdürülebilirlik çalışmaları için zemin oluşturacak; yenilebilir kaynaklardan enerjisini üreterek, çevreye saygılı bir firma olduğunu gösterecek; bu kabiliyetlerini algı ve itibar yönetiminde kullanacak ve atıl olan çatı alanlarım kullanarak binasına değer katacak” dedi.

SANAYİCİYE GES TEŞVİĞİ

Asunim Türkiye Yönetici Ortağı Umut Gürbüz, hem sanayi hem tarım hem de bir ihracat ülkesi olan Türkiye’nin geleceğinin güneş enerjisinde olduğuna inandıklarını belirterek, “Bağımsız ve özgür ve temiz enerji ile üretici enerji maliyetini minimize ederek büyük bir avantaj kazanmış oluyor. Bir çoğu ihraç edilen tarımsal ve sanayi ürünlerinin güneş enerjisinden elde edilen elektrik ile üretilmesiyle enerji giderlerinin düşürülerek, ülkemizin global alanda rakiplerine göre ciddi bir rekabet avantajı yakalayacağını düşünüyoruz. Bunlara ek olarak, çatılara kurulacak güneş enerjisi santrallerinin bürokratik süreci eskiye nazaran çok daha kolay hale gelmiş durumda, isteyen her sanayici bazı kriterleri karşıladığı takdirde çatısına yatırım teşviği kapsamında GES kurdurabil-mekte” dedi.

Güneş enerjisinin, sınırsız ve tükenmeyen bir enerji türü olup, yenilenebilir enerji kaynakları içinde de en düşük işletme maliyeti olması sebebi ile en büyük potansiyele sahip kaynak olduğunu ifade eden Evcil Solar Enerji Genel Müdürü Mustafa Evcil ise, “Güneş enerjisinin kullanım alanları arasında doğrudan elektrik üretimi var. Türkiye’nin, coğrafi koşulları dikkate alındığında diğer santrallerden farklı olarak güneş sistemlerinin küçük ya da büyük kapasiteler olarak her yere kurulabilme şansı var. Firmalarınızın çatısı, yüzde 100 elektrik tasarrufunun yanında ek kazanç da sağlayabilir. Bir başka deyişle, firma hem elektrik faturası ödemez hem de nakit akışı sağlayabilir” dedi.

“HER SEKTÖR TALEP EDİYOR”

Ekonomik yapılabilirliği daha cazip hale getirilen çatı ve cephelerde GES kurulumu sayesinde kendi elektriğini güneşten üreten hanelerin yanı sıra, sanayi tesisleri, tarımsal faaliyetler her geçen gün artıyor. ENSÎA Yönetim Kurulu Başkanı Kalaycı, çatı GES kurulumunda başı çeken sektörlerin tekstil, lojistik firmaları ve depolar (özelikle soğuk zincir taşımacılığı yapan ve soğuk hava depoları), plastik, demir-çelik veya sektör gözetmeden global karbon taahhüdü olan yabancı kökenli firmalardan geldiğini vurguladı. Kontek CEO’su Tolga özdemir, Avrupa Birliği’ne ihracatı yüksek olan firmaların da bu konuya özel ilgi duyduklarını ifade etti.

Mustafa Evcil ise, çatısı uygun olan sanayicilerin yatırım için ilk adımlarını attığını vurgulayarak, bütün sektörler için GES’lerin önemli yere sahip olduğunun altını çizdi. Yenilenebilir kaynaklarına ağırlık verilmesinin mevcut dışa bağımlılığın ve dolayısıyla cari açığın azaltılması için oldukça önemli olduğunu dile getiren Evcil, her sektörden yoğun talep olduğunu kaydetti. Son yıllarda, dünyada ve Türkiye’de karbon ayak izini azaltmak için devlet destekli çalışmalar yapıldığına dikkat çeken Evcil, “Karbon salınımını azaltmak, enerji kaynaklarını verimli kullanmak ve ekonominin sürdürülebilir olmasını sağlamak isteyen sanayiciler enerjilerini sertifikalandırma yoluna gidiyor. Çünkü sanayicinin üretim süreçlerinde ortaya çıkardığı karbon miktarı ne kadar azsa rekabet gücü de o kadar yüksek oluyor. Ayrıca, üretimde kullandığı elektrik, güneş enerjisinden sağlanıyorsa ek vergi ödemiyor. Yapılan yatırımlar ile ek gelir sağlarken 4-4.5 yılda kendini amorti ediyor. Bu da, sanayicimiz için oldukça kritik. Avantaj sağlamak isteyen sanayiciler şimdiden harekete geçmeye başladı” dedi.

MODA ENDÜSTRİSİNİN GÜNDEMİNDE

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon ihracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, yeşil dönüşüm konusunun moda endüstrisinin en önemli gündemlerinden biri olduğunu vurguladı. Konuyu ilk olarak çevresel etki açısından değerlendiren Sertbaş, moda endüstrisinin tüm sektörler arasında ilk sıralarda yer aldığını ifade etti. 2018’de dünya moda endüstrisinin 2.1 milyar tonluk sera gazı salınımına neden olduğunu ve bunun Fransa, Almanya ve İngiltere’nin toplam yıllık emisyonuna karşılık geldiğine dikkat çeken Sertbaş, “İkincisi, sektörümüzü ilgilendiren düzenlemeler firmalarımızın bu konuda yatırım yapmasını gerekli kılıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatını örnek verebiliriz. AB, hem üreticilerini iklim değişikliği politikaları nedeniyle uyguladıkları yükümlülüklerin getirdiği dezavantajlardan korumak amacıyla hem de AB sanayisinin reka-betçiliğinin korunması için sınırda karbon uyarlama mekanizması uygulamaya hazırlanıyor. Olası bir düzenlemenin Türkiye’ye etkilerine bakıldığında ise yapılan hesaplamalar ülkemiz için karbon maliyetinin 1.8 milyar dolar seviyelerine kadar çıkabileceğini gösteriyor” dedi.

Bu arada karbon ayak izini azaltmak için depolarında kullanılan enerjinin çok büyük kısmını güneş enerjisinden sağlamaya karar veren BÎM (BIM Birleşik Mağazalar A.Ş.) bu konuda Batman deposunda geçen yıl gerçekleştirdiği ilk uygulamadan sonra ikinci adımını İstanbul’da attı. BÎM İstanbul Arnavutköy’de bulunan deposunda güneş enerjisine geçti. Deponun çatısına kurulan bin 365 kW kurulu güç kapasiteli GES sistemi ile yıllık bin 600 MWh enerji üretimi gerçekleşecek ve depodaki enerji tüketiminin yüzde 100’ü güneş enerjisinden karşılanacak.

YEŞİL DÖNÜŞÜME DESTEK BEKLENTİSİ

Söz yeşil mutabakattan açılmışken, Almanya’nın, yeşil üretimde çelik sanayisini destekleme kararı aldığı bir dönemde Türk demir çelik sektörünün de yeşil dönüşüm için destek beklediğini hatırlatalım. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında karbon ayak izinin 2030’da yüzde 50’ye ve 2050’de sıfıra indirilmesi hedefleri bulunduğunu vurgulayan Ege Demir ve Demirdişı Metaller ihracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, “Ayrıca sınırda karbon vergisi de söz konusu. En fazla karbon salımmı yapan sektörler arasında bulunan demir çelik sektörümüzün de bu doğrultuda rekabet avantajını kaybetmemesi için zaman kaybetmeden yeşil üretim ile karbon ayak izinin azaltılması konusunda bilinçlenmesi ve girişimlerde bulunması gerekiyor. Birliğimizin 2021 ihracat hedefine ulaşmak amacıyla sektörün karbon ayak izinin azaltılması konusunda bir çalışma grubu oluşturarak yeşil enerjiye dönüşüm, kömür yerine hidrojen kullanımı, döngüsel ekonomi konularında girişimlerde bulunmayı hedefliyoruz. Ülkemizde hali hazırda daha çevre dostu elektrik ark ocakları ile üretim yüksek fırınlı üretimden daha fazla olduğu için aslında yeşil dönüşüm konusunda avantajlı olduğumuzu söyleyebiliriz. Tüm sektörü yeşil dönüşüm adapte edebilmek ise en büyük hedefimiz ancak tabi ki bu bir süreç gerektiriyor. Sınırda karbon düzenlemesi, emisyon ticaret sistemi konuları önem taşımakla birlikte henüz çerçeveleri tam olarak belli değil ama bu beklememiz için bir sebep değil. Birçok Avrupa ülkesinde kömür yerine hidrojen kullanımı üzerine çalışmalar ve girişimler yapılıyor, alınan sonuçlar oldukça doğa dostu. Elektroliz yoluyla üretilen hidrojenin çelik endüstrisini çok kısa sürede karbondan arındırmaya başlayabileceğini gösteriyor. Çelik endüstrisinin şu an var olan yüksek fırın teknolojilerinden hidrojene geçmesini beklemek için hiçbir neden bulunmuyor. Devletimizin ihracatın artırılması için tasarıma sağladığı destek gibi yeşil üretim için de destek sağlamasını diliyor böylece yapılacak yatırımların hız kazanacağına inanıyoruz” diye konuştu.

“EN BÜYÜK ENGEL MEVZUAT”

GÜYAD Yönetim Kurulu Başkanı Özkök, büyük bir potansiyele sahip bu sistemin önündeki en büyük engelin mevzuat olduğunun altını çizdi. Yeterli ya da uygun çatısı olmayan tüketicilere de kendi bahçesinde GES kurulumu yapabilme imkanı tanınması gerektiğini kaydeden Özkök, diğer taraftan, çatıya hapsedilmiş olan bu sistemlerin, çatıların ortak mülkiyet tanımında olması nedeniyle sorun yarattığını da dile getirdi. Özkök, “Kat mülkiyeti kanununa göre çatının bağımsız bölüm olarak tanımlanamaması, çatıların alınıp satılabilmesi-ne veya kiraya verilebilmesine engel. Bu çatı GES’Ierin sadece mülk sahibi tarafından yapılabileceğine ilişkin kısıtlama getiriyor. Mülk sahibinin GES konusunda yetersiz bilgiye sahip olması, finansal imkanlarının yatırım yapmaya elverişli olmaması veya müşterek mülkiyette ortaklaşa karar alınamaması gibi sebepler yatırım yapılmasına engel oluyor. Diğer taraftan, destekleyici bir mevzuat ile küçük üreticinin tüketim fazlasını diğer tüketicilere satması ve elektrik alışverişinin yönetimi üzerine kurulu iş modelleri geliştirilmesi de bu sistemlerin gelişimini ivmelendirecek. ilk yatırım maliyetlerinin ve faiz oranlarının düşmesiyle çatı üstü sistemler daha cazip hale gelebilecek” dedi.

KREDİ KONUSUNDA BEKLENTİLER

Kontek CEO’su özdemir, çatı GES yatırımlarının cazibesini artırmak için beklenen adımları mevzuat, bürokratik engeller ve finansman çözümlerinin geliştirilmesi şeklinde sıraladı. Mevzuat tarafındaki konulara değinen özdemir, mahsuplaşmanın gelişimini sınırlayan iki konu olduğunu vurguladı. “GES kurulumunu Lisanssız Üretim Yönetmeliği (LÜY) 5.1.C maddesi 5 MWe ile sınırlıyor. Enerji tüketimi yüksek, çatı alanı 5 MWe kurulumdan daha fazla kuruluma müsait çatılar için bu sınırın, işletmesinin kurulu gücüne kadar çıkartılması yapılacak yatırımın kendini ödeme süresini hem daha kısaltacak hem de yatırım maliyetini daha ekonomik hale getirecektir. LÜY’e göre üretim ve tüketim haralarının aynı nokta olma zorunluluğu var. Bunu aşabilmek için elektrik bağlantı noktalarının aynı olma zorunluluğu kalkarsa sektör hızlanır. İlgili çalışmalar EPDK tarafından yapılıyor” dedi.

Bürokrasinin GES yatırımı süreçlerinde projenin akış hızını bazen olumsuz yönde etkileyebildiğini dile getiren Özdemir, prosedürlerde bir iyileştirme ve süreç tanımlarının daha net yapılmaya ihtiyaç olduğunu kaydetti. Finansmanın enflasyonun ve faiz oranlarının yüksek, kur dalgalanmalarının çok yaşandığı ülkelerde yatırımcı için en önemli konu olduğunu vurgulayan özdemir şunları kaydetti: “Birçok yatırımcı, yaptığı yatırımı uzun vadeli ve kazancındaki değişim ile orantılı değişebilen faiz oranları ile finanse etmek ister, örneğin bu günlerde TL faiz oranları yüzde 19-20’ler civarında, oldukça yüksek. Bu faiz oranları ile sabit faizle uzun süreli bir borçlanma anlamlı olmaz. Elektrik fiyatlarının ikinci yıldan itibaren yüzde 10 artması durumunda, gelir ile faiz arasındaki oran açılara yatırım kendini amorti edemez bir noktaya taşır. Dolar ya da euro bazlı borçlanma da gelirin TL olduğu bir proje de büyük riskler taşır. Ayrıca işletme sahiplerinin büyük bir kısmı da yapacakları yatırımın CAPEX’ini finanse etmek yerine, elektrik enerjisi fiyatı öder gibi uzun vadeli ödemelerle (10-15 yıl gibi) bu yatırımı yapabilmeli. İşletme sahibine, herhangi bir GES yatırımcısı uzun süreli bir anlaşma ile çatısına GES kurabilir ve santralden elde edilecek elektriğin işletme sahibinin almasını garanti ederek yatırımı yapabilir. Aslında ikili PPA’ler (Power Purchase Agreements) demek istiyoruz. Henüz böyle bir uygulama Türkiye’de yok ama kısa zamanda hayata geçirilmeli. PPA’ler yerine şu an uygulamalarını gördüğümüz EPS (Enerji performans sözleşmeleri) ile bu sorun aşılmaya çalışılıyor. Burada en önemli konu uzun vadeli TL borçlanma bulunması” dedi.

KİMDEN HİZMET ALMALI?

Çatı GES kurulumları, mühendislik, tedarik ve inşaat firmaları diye tabir ettiğimiz EPC firmaları tarafından karşılanıyor. EPC firması seçiminde en önemli etkenler arasında, bu işi ne kadar süredir yapıyor olduğu ve kalitesini yatırımcıya ispat edebilecek referanslara sahip olması yer alıyor. Sektöre göre deneyimli ve gerekli yeterliliğe sahip olan, sağladığı garantilerle yaptığı işlerin arkasında durabilen ve referanslarıyla bunu ispat edebilen, uluslararası kabul görmüş kalite standartlarını kendine ölçüt belirlemiş firmalarla çalışmak, yatırımcılarının verimli bir enerji sistemine sahip olmalarında yolun büyük kısmını kat etmeleri anlamına geliyor.

Yeşil enerji piyasası işleme açıldı

Yenilenebilir enerjinin teşviki ve geliştirilmesi için önemli bir adım daha atıldı. Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti (YEK-G) Sistemi piyasası 21 Haziran itibarıyla işleme açıldı. YEK-G sistemi ve Organize YEK-G piyasasıyla üreticilere ve tüketicilere kullandıkları elektriğin kaynağını seçme alternatifi sunulacak. YEK-G gönüllülük esasına dayanacak. Bireysel tüketicilerden büyük ölçekli kuruluşlara kadar yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih edenler, artık YEK-G ile bu seçimlerini belgelendirebilecek. Üretimden tüketime kadar her aşamada elektriğin hangi yenilenebilir kaynaktan üretildiği takip edebilecek. Üretilen her 1 megavat elektrik üretimine karşılık özel bir kod tanımlanacak. Bu da sistemin veri doğruluğunu ve takibini sağlayacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, piyasanın açılış töreninde yaptığı açıklamada 21 Haziran itibarıyla 100 piyasa katılımcısının 127 yenilenebilir enerji santralinin sisteme kaydını yaptığını belirterek, 1 Haziran’da devreye alınan sistemle bugüne kadar 5.2 teravatsaatlik YEK-G belgesi ihraç edildiğini kaydetti. İlerleyen dönemde YEK-G’nin AB’nin karbon vergisi yükümlülükleri ve sınırda karbon vergisine karşılık kullanılabileceğini belirten Dönmez, Türkiye’nin yurtdışına açılan yeni gümrük kapılarından birinin de YEK-G olacağını ifade etti.

Kutay KALELİ / Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER] Yönetim Kurulu Başkanı
“Doğru yatırımlarla kazanım sağlamak mümkün”

Ülkemizin ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 640 saat. 1 MW elektrik gücündeki bir santral, 1.5 milyon ile 2 milyon kWh arasında, santralin kurulduğu yerin güneşlenme değerine göre elektrik enerjisi üretebilir. Türkiye sahip olduğu konum ile güneş enerjisinden en fazla ve en yüksek verimlilik düzeyinde yararlanma potansiyeline sahip ülkeler arasında. Muğla’dan başlayıp, Konya, Karaman, Niğde, Van arasındaki eğri aslında ülkemizde güneşten elektrik üretiminin en yüksek verimle alınabileceği çizgi. GES yatırım maliyetlerinin elektrik üretiminde en ucuz santral tipi olduğunu düşünecek olursak, ülkemizde GES kurmak için her yer ciddi anlamda avantajlı. Türkiye güneş enerji sektörünün hızla yenilenen mevzuatlarıyla birlikte çatı sistemlerinin tüm bölgeler için arazi tipi GES kurmaktan daha uygulanabilir çözüm olduğu görülüyor. Tüm illerimiz için doğru yatırımlarla kazanım sağlamak mümkün.

Cem ÖZKÖK / Yenilenebilir Enerji Yatırımcıları Derneği [GÜYAD] Yönetim Kurulu Başkanı
“Enerji ihtiyacında yüzde 11 tasarruf sağlanabiliyor”

Türkiye’deki binaların tüm elektrik ihtiyacının (soğutma, aydınlatma, havalandırma ve kısmen ısıtma ve sıcak su yüzde 17’si çatı GES’lerle karşılanabilir. Birincil enerji bağlamında, yüzde 100 öz tüketim varsayımıyla, çatı üstü GES sistemlerle Türkiye’deki binaların elektrikli ev aletleri, ofis ekipmanı ve yemek pişirmeyle ilgili enerji tüketimi hariç enerji ihtiyacında yüzde 11 oranında tasarruf sağlanabiliyor. Avrupa Birliği’nin 2050 itibariyle karbonnötr bir kıta olma yönündeki hedefine giden yolda, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile hayata geçirilmesi hedeflenen değişiklikler, sanayiden finansmana, ulaştırmadan enerji ve tarıma uzanan bir dizi alanı kapsıyor. Üretimde harcanan enerjinin yenilenebilir enerjiden olması önem arz ediyor. Çatı GES kurulumları ile kendi enerjisini güneşten üretecek sanayicimiz, başka bir kaynaktan yenilenebilir enerji satın almasa bile, AB ülkelerine ihracat yaparken Yeşil Mutabakat nedeniyle rekabet konusunda oluşabilecek negatif etkileri önleyebilecek.

Halil DEMİRDAG / Smart Energy Yönetim Kurulu Başkanı
“Bayilik verme planlarımız var”

Doğa dostu çatı üstü güneş enerjisi sistemine geçmek isteyen herkesi anahtar teslim bir şekilde yeşil eneıjiyle buluşturmayı hedefliyoruz. Kaliteli, son teknoloji ürünlerimizi ve anahtar teslim kurulum hizmetlerimizi Smart Energy markasının gücüyle, perakende müşterilerine de sunacağız. Bayilik vermeye yönelik planlarımız var. Yapı Kredi Leasing ile de işbirliği içerisindeyiz. Tüketicilere çatı üstü güneş enerji sistemlerini kredi kartına 18 aya varan taksitle satın alma imkanı sunacağız. Önde gelen diğer birçok banka, leasing ve finans kuruluşları ile yaptığımız anlaşmalarla evsel ve saha projelerine kadar geniş bir yelpazede finans olanakları sunuyoruz.

Tolga ÖZDEMİR / Kontek CEO’su
“Partnerlik kanalı geliştiriyoruz”

Kontek olarak EPC projelerimizin yanında solar eneıjiyi Türkiye’nin dört bir yanına yaymak için bir partnerlik kanalı geliştiriyoruz. Şu anda hali hazırda var olan Ege (SunRa Enerji) ve Adana bölgesi (Merkon Eneıji) partnerlerimizle bu bölgelerdeki standartlara uygun tüm mesken-ticari-endüstriyel çatı projelerinde partnerlerimizle ilerliyoruz. Paralelde İstanbul, Bursa, Balıkesir ve Antalya bölgelerindeki bayilik ağlarımızı genişletiyoruz. Halen yürüttüğümüz #yeşilbiradım dijital projemizle uluslararası standartlara uygun karbon ayak izi saliminizi bireysel ve kurumsal olarak hesaplayabileceğiniz bir site tasarlıyoruz.

Umut GÜRBÜZ / Asunim Türkiye Yönetici Ortağı
“Her sektöre hizmet veriyoruz”

Çalıştığımız firmalar arasında tekstilden alüminyum ve çeliğe, gıdadan ambalaj üreticilerine kadar çok geniş bir sektörel yelpaze var. Enerji yoğun üretimi olan sektörler GES kullanımında öne çıkıyor, fakat üretilen eneğinin fazlasının şebekeye satımına imkan olması, enerji yoğun olmayan lojistik, meyve sebze gibi sektörlerin de ilgisini çekiyor. Grup olarak 2004, Asunim Türkiye olarak 2012’den itibaren GES projelendirilme, anahtar teslim kurulum ve ürün tedariki konularında EPC firması olarak faaliyet gösteriyoruz. Asunim bünyesindeki Maxima Enerji ile kurulum ve bakım onarım süreçlerini birbirinden ayırıp, hem kurulumunu tamamladığımız sistemlere hem de bakım onarım hizmetine ihtiyaç duyan yatırımcılara hizmet sağlıyoruz. Bünyemizde bölge temsilciliklerimiz bulunuyor.

Alper KALAYCI / Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı
“Bayilik sisteminin olması kaçınılmaz”

Çatı tipi GES projeleri için kullanılan teknoloji, maliyeti belirleyen temel faktör. Fotovoltaik (PV) panel, solar inverter, konstrüksiyon malzemesi, solar kablo maliyeti belirleyen ana kalemler. Yerli bir PV panel ve panel bazlı optimizasyon yapabilecek solar inverterin kullanıldığı 1 MVV’lık projenin maliyeti yaklaşık olarak 600 bin dolar. Geri dönüş süreleri, güneşlenme sürelerinize dolayısı ile lokasyona bağlı olarak değişmekle birlikte 5-6 yıl civarında. Türkiye’de kurulum yapılabilecek potansiyel çatı sayısı çok fazla. 40 GW üzerinde bir potansiyel çatı alanı var. Şebeke bağlanılabilme kapasitelerini de düşündüğünüzde 5-6 GW bir potansiyelimiz var. Bu potansiyel düşünüldüğünde, sektörün tabana yayılması ve bayilik sisteminin olması kaçınılmaz. Burada önemli olan, güncel teknolojileri kullanmak, asgari standartları sağlayacak bir bayilik ya da partnerliğin kurulabilmesi.

Mustafa EVCİL / Evcil Solar Enerji Şirketi Genel Müdürü
“Yıllık 30 milyon dolar kazanç”

Yapılan düzenlemelerle ekonomik yapılabilirliği daha cazip hale getirilen çatı ve cephelerde GES kurulumu sayesinde kendi elektriğini güneşten üreten haneler, sanayi tesisleri, tarımsal faaliyetler her geçen gün artıyor. Türkiye’de çatı üstü GES’den yıllık 30 milyon dolar kazanç sağlanıyor. Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası’na göre, yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 741 saat, yıllık ortalama gelen güneş enerjisi bin 527 kWh/ metrekareyıl olan Türkiye’nin, güneş enerjisine dayalı kurulu güç kapasitesini artırma potansiyeli çok yüksek. Meskenlerde 12 kVV’lık projenin yaklaşık maliyeti 12 bin dolar, ticari çatılarda 1 MVV’ın yaklaşık maliyeti ise 450 bin dolar olarak civarında.

Burak SERTBAŞ / Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
“Bu yatırımları yapmamız şart”

Dünyadaki önemli elyaf üreticilerinden Lenzing Group, geçtiğimiz günlerde yaklaşık 55 bin metrekarelik bir alanda yere monte fotovoltaik tesisinin planlarını açıkladı. Kapasitenin ise 5 bin 500 megavat olacağı belirtildi. Hazır giyim perakendecisi Abercrombie 8 Fitch Co., küresel genel merkez ve dağıtım merkezlerinde kullanılan tüm elektriği 2023’ten başlayarak yenilenebilir üretimden sağlamayı taahhüt etti. Pek çok üye firmamız bu yönde yatırım hazırlığı yapıyor. Enerji maliyetlerimizi düşürmek ve karbon salınımını makul düzeylere indirmek için bu yatırımları yapmamız şart. Ancak hazırgiyim sektörü firmalarımızın çoğu KOBİ ölçeğinde ve bütçeleri ne yazık ki kısıtlı. Basit kolay ulaşılabilecek teşviklere ve uzun vadeli finansman modellerine ihtiyaç var.

Metin 6ÜLTEPE / İşbir Holding CEO’su
“Yılda 12.5 milyon kilovat enerji üretimi planlanıyor”

İşbir Holding AŞ.’nin bağlı ortaklığı, Balıkesir’de endüstriyel ambalaj ve teknik tekstil alanında Türkiye ve Avrupa’nın en büyük üretim tesislerinden birine sahip olan İşbir Sentetik’te, 2020 Aralık itibarıyla GES kurulumlarımız tamamlandı. Fabrikalarımız üzerindeki 9.7 megavat kurulu güç ile Türkiye’nin 2020’de yapılan en büyük çatı üstü projesi durumundaki 10 milyon dolarlık yatırımımız, yılda 150 bin adet ağaç kesimini ve 4.8 milyon kilo karbondioksit salınımını engelliyor. Yılda 12.5 milyon kilovat eneıji üretimi yapılması, bu yatırım ile toplam enerji tüketiminin yüzde 30’unun karşılanması planlanıyor.

Fehmi KİRAZ / Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği eski Genel Başkanı
“Üretici maliyetini azaltmada önemli rol oynayacak”

Tarım sektöründe maliyet açısından özellikle son yıllarda elektrik girdisi ciddi yer tutuyor. Özellikle hayvancılık, süt ve süt ürünleri işletmeciliğinde maliyet açısından yüzde 30’ları buluyor. Tarla ve bahçe sulama için de aynı maliyet oranları bulunuyor. GES’ler üretici için maliyetini azaltmada çok önemli rol oynayacak. Üreticinin kendi elektriğini üretecek, depolayacak bir sisteme kavuşturulması, yönlendirilmesi, teşvik edilmesi üretimdeki karlılığını artıracak. Hatta fazla elektriğini satabilecek ve gelir de elde edebilecek. Karlılığın artmasıyla üretimin sürdürülebilirliğinde ve yeni yatırım yapılmasında katkıda bulunacak. Tarıma yönelik GES yatırımları, Ziraat Bankası kredileriyle üçte bir faiz oranıyla desteklenmeli. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nun açtığı bazı çağrılarla da GES yatırımları destekleniyor. Bunların yaygınlaştırılması önemli.

Levent KAHRIMAN / Laber Organik Genel Müdürü
“110 bin dolarlık yatırım planladık”

Halen inşaatı devam eden ikinci tesisimizle birlikte, toplamda 110 bin dolarlık GES kurulumuna yönelik bir yatırım planladık. Haziran ayı itibariyle sistem çalışmaya başlayacak ve ihtiyacımız olan enerjinin tamamını elde etmemizi mümkün kılacak. Sürdürülebilir kozmetik ve yeşil kozmetik anlayışıyla hareket edip, sertifikalı organik kozmetik ürünleri üreterek iç ve dış paydaşlarımıza, topluma bunun önemini anlatmayı görev addediyoruz. Bunu, yaptığımız yatırımlarla ve faaliyetlerle de desteklemek istiyoruz. Ürünlerimizde kullandığımız bitkilerin dahi tarımını bu yaklaşımla yaparak, enerji elde edilmesi ve kullanımında bu alternatifi değerlendiriyoruz.

Müslüm YANMAZ / Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği (SERA-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı
“Kendi enerjisini üreten seralar yapmak istiyoruz”

Bizim iki yıldır Tarım ve Orman Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nezdinde yaptığımız çalışmalarda önerimiz, seralarda, özellikle ısıtmayı jeotermal enerjiyle yaptığımız seralarda güneş enerjisi santralleri kurulabilir şeklinde. Seraların yüzde 80 yüzeyinde, cam yerine şeffaf güneş panelleri konulabilir. Şu an Türkiye’de yeni yapılacak cam seralarda GES kurulmasını talep ediyoruz. Seraların hem kendi ihtiyacının karşılanması hem de ihtiyaç fazlası üretimine alım garantisi getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalı. Kendi enerjisini üreten seralar yapılmalı. Böylece güneş eneıjisi santrallerinin kurulumunda hem arazi tasarrufu sağlanır hem de Türkiye’nin enerji ithalatının önüne geçilmesi noktasında önemli bir adım atılmış olur.

Turan ŞAKACI / Üçay Grup CEO’su
“Çatıda, Keban ve Atatürk Barajı kadar enerji var”

Ülkemiz çok büyük bir zenginliğin üzerinde oturuyor. Türkiye’de 80 ile 100 milyon metrekare arasında konut, işyeri, sanayi ve sosyal tesis çatı alanı var. Çatı potansiyelinin tamamının kullanılması durumunda ortaya çıkacak enerji potansiyeli Atatürk ve Keban barajı kadar verimli olacak. Çatılara kurulan güneş enerji sistemleri için arsa maliyeti sıfır. Nişantaşı’nda bin metrekare arazi için 50 milyon TL’yi gözden çıkartmak gerekir; fakat aynı semtte bir apartmanın bin metrekarelik çatısına güneş enerji sistemi kurmak için arsa maliyeti ödemezsiniz. Üstelik yaptığınız enerji yatırımı size kısa sürede geri döner, ürettiğiniz fazla elektriği de satarak para da kazanabilirsiniz. 21 metrekareden büyük her çatıya, güneşten yararlanan yenilenebilir enerji sistemi kurmak mümkün. Yatırım kendini 7.5 yılda amorti ediyor. 25 yıl boyunca çalışıyor ve bedava elektrik üretiyor. Konut siteleri, ticari alanlar, eğlence mekanları, alışveriş merkezleri ve daha pek çok alan kendi elektriğini üretebilir.

Mustafa HERDEM / Gumbel Group Yönetim Kurulu Başkanı
“YETA ticareti serbest kalırsa yıllık 2 GW başvuru olur”

Türkiye enerji sektöründe güneş enerjisi santrallerinin yatırım, danışmanlık, bakım onarım, EPC, internetten satış ve toptan satış faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. İnternet üzerinden ‘ElseRoof Simülatör’ ile çatısına güneş panel sistemi kurmak isteyen ev veya işyerleri için birkaç adımda maliyet ve tasarruf hesabı çıkarıyoruz. Güneş enerjisinde gerçekleştirdiğimiz danışmanlık ve kurulum faaliyetlerimizle Türkiye’nin kurulu gücüne 285 MW kazandırdık. Güneş enerjisi sektöründa bu yıl 15 milyon dolar yatırım hedefliyoruz. 2019’da çatılara güneş enerjisi kurulumunun önünün açıldı ancak artan talep doğrultusunda sektörde serbest piyasa şartlarının işlemesi gerekiyor. Yenilenebilir Enerji Ticaret Anlaşmaları [YETA] ticareti serbest bırakılırsa, bugün 2 gigavat çatılarda başvuru olur ve bu her yıl tekrarlanır. Çatısına güneş paneli kurmak isteyip tereddütte olanların da yatırımına izin verecek, yatırımcı vasıtasıyla çatıdan çatı sahibine elektrik satışı yapmanın önünü açacak bir model gerekiyor. Başka bir modelde de YEKA’nın yanına serbest piyasa şartlarında teşvik almadan ve ihale yapmadan güneş enerjisi üretim lisansı almanın önü açılabilir. Bunlar sektöre katkı sağlar, istihdam ve yatırımları artırır.

“Mayıs’ta güneş rekorlarla parladı”

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesi Mayıs sonu itibarıyla 51 bin 388 megavata ulaşırken, toplam kurulu gücün yüzde 52.7’sini oluşturdu. Kurulu güçteki bu artış elektrik üretimine de yansıdı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in açıklamalarına göre 2002’de yüzde 26 olan yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi oranı, son üç yılda yüzde 40-45 bandına geldi. Rüzgar enerjisinde kurulu güç 10 bin MW’ı zorlarken, güneşte bu güç 7 bin 154 megavata çıktı. Bakan Dönmez yaptığı bir açıklamada, 2021’in ilk beş ayında devreye alınan kurulu gücün yüzde 96.8’inin yenilenebilir kaynaklardan oluştuğunu vurgulayarak, “Yenilenebilir enerji Türkiye’nin geleceğine damga vuracak. Mayıs’ta güneş eneıjisinden bin 468 gigavatsaat (GWh) elektrik üreterek aylık bazda üretim rekorumuzu kırdık. Yine aynı dönemde, güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payı yüzde 5.8’e yükselerek aylık bazda en yüksek orana ulaştı. Başka bir ifadeyle Mayıs’ta güneşimiz rekorlarla parladı” dedi.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir