Buluşsal Girişimcilik ve Girişim Projelerinizi Koruma Altına Alın

Gelişmişlikte yeni kriter fikirsel patent sayısı. Bugünkü rekabet ortamında en küçük girişimin bile ‘özgünlük değeri’ taşıması gerekiyor. Buluş sal fikirlerle ilk olma özelliği taşıyan girişim projelerinizi koruma altına alın…

Sıradan Girişim – Buluşsal Girişim

DÜNE kadar girişimciliğin kendine özel cazibesi vardı. Ne zaman ki dijital kültür topluma egemen oldu, bırakın araştırmayı; en karmaşık işi kurmak bile sıradan hale geldi. Giriyorsunuz internete birkaç saat şöyle bir dolaşıyorsunuz; ‘seç beğen al’ türünden bir şeyler bulup anında harekete geçiyorsunuz. Kopya Edilmiş(!) işleriniz hazır.

Süreci pazarlayanlar girişimciliğin sözde uzmanları. Bunu fırsat bilen birileri girişim etiketi taşıyan siteler kurup, sanki uluslararası bir kurum edasıyla size bir şeyleri pazarlamaya çalışıyor; biraz da lügat paralayarak kendilerini girişimcilik evreninin bulunmaz değerleri gibi takdim ediyorlar.

Fikirsel buluş hakları henüz yeterince hazmedilmiş değil. Tasarım ve buluşsal içerikli makaleler kaynak gösterilmeden yayınlanıyor, bazıları bu işlerden para kazanıyor. Çoğu internetin ya da köşe yazılarının sağından solundan devşirilmiş fikirler. Nasıl olsa telif hakkı denen şey bizde çoktan buharlaşıp yok olmuş. Benim 15 ya da 20 yıl önce yine bu dergide yazdığım (small business) türü orijinal ‘girişim projeleri’nden bazıları noktası virgülüne dokunulmadan o sitelerde yayınlanıyor, üstelik yeni üretilmiş girişim önerileri gibi cilalanıp pazarlanıyor.

Ne yazık ki, ‘kes-yapıştır’ uygulamaları bizde ‘kopyalama kültürü’ haline gelmiş durumda. Kısacası, bu ortamda küçüğünden büyüğüne tüm girişimcilik çabaları giderek ucuzluyor, hatta tümden yok oluyor. Yok edilemeyenler ise sadece içeriğinde tescil edilmiş buluşlarm bulunduğu öneriler…

bulussal girisimcilik
Buluşsal Girişimcilik

İLKLERİ YAPMANIN ERDEMİ

İçinde buluşsal özellik ya da yenilikçi yorumlar taşımayan bir girişim projesinin tutması bundan böyle çok zor. Amerika’yı yeniden keşfetmeğe gerek yok; zamanında epey şeyler söylenmiş. Önemli olan girişim eksenli buluşçuluğun ne olduğunu yeniden yorumlayıp anlamak, hızlı değişime katkı sunup orijinal yenilikleri ortaya çıkarmak. Ve elbette kopyacı kifayetsizlerin sergilediği taklitlerden de sakınmak. Peki, buluşsal girişimcilik acaba nasıl bir şey ki pek de kolay taklit edilemiyor?

Önce şu tespiti yapalım; İrlandalI ünlü yazar Jonathan Swift daha 1700’lerde şöyle demiş: [highlight color=”yellow”]“İhtiyaçlar her an değişir. İhtiyaç dediğimiz şey dünyadaki tüm buluşsal yenilikleri doğuran kaynaktır!”[/highlight] Doğru tespit. Bu ifadeyi günümüze uyarladığımızda şunu görüyoruz: İçinde buluşsal nitelikte yenilik öğesi taşımayan her girişimsel fikir yalnız sıradan olmakla kalmıyor, bayatlayıp ucuzluyor da.

Amerikalı ünlü yazar ve düşünür Ralph Waldo Emerson ise zamanında buluşsal girişimciliği yücelten şu ifadeyi kullanmış:

“Buluşlarla taçlanmamış bir girişim basit bir taklitten öteye gitmez. Küçük bir buluş bir başka buluşu besler, böylece toplum şansa değil yaratıcı aklın değerlerine inanarak yoluna devam eder!”

Büyük bilgin Albert Einstein da salt bilim dünyasına hitap etmekle birlikte; sanki buluşsal girişimciliğin özüne iniyor ve şu olağanüstü tespiti yapıyor:

“Hayal kurmak bilgiden daha önemlidir, çünkü bilginin belli sınırları vardır; hayal kurmak ise tüm evreni kapsar!”

Ben bu ilginç ifadelerin sihrini çok değer verdiğim duayen girişimci Selçuk Yaşar’dan bizzat öğrenme şansına erişmiş bir kişiyim: O da neredeyse yukarıda ifade edilen benzer şeyleri söylüyor. ‘Cumhuriyet Kuşağı’nın bu öncü iş insanı Türkiye’deki ‘ilkleri’ hep böyle var etmiş. Ona göre girişimcilik önce hayal kurmakla başlıyor, kurulan bu yaratıcı hayaller zaman içinde gerçeğe dönüşüyor.

BULUŞSAL GİRİŞİMCİLİK GELECEK DEMEK

Bugünün sıradan girişimciliği internet sayesinde kopyanın kopyası haline dönüştüğü için yaratıcı hayallerin var ettiği ‘buluşsal girişimcilik’ daha sağlıklı olarak öne çıkıyor. Kolay taklit edilemeyen, her döneme damgasını vuran, ilk olma özelliğiyle öne çıkan özgün girişimciliğin sırlarını biz yeniden öğrenmek zorundayız.

Yola çıktığınızda ait olduğunuz toplumun ihtiyaçlarının ne olduğunu anlayıp ana göre vaziyet almanız buluşsal girişimciliğin ilk adımı. Süreç sadece ülkemizde değil, gelişmekte olan ülkelerde de hep böyle gelişmiş.

Daha önce Avrupa, hemen arkasından ABD tüm yaratıcı girişimleri kendi ulusal patentlerine bağlayıp bugünkü hale gelmişler. Hem Avrupa hem de Amerika bugün hızı giderek artan buluşsal girişimlerle yola hızla devam ediyor. Gelişmekte olan ülkeler ise şimdilik bunları izlemekle yetiniyor.

Biz bile günlük konuşmalarımızda sıra dışı bir şeyler yapan yakınlarımıza ‘Yeter artık, icat çıkarma!’ diye seslenirken; buluşçuluğu ilke haline getirmiş uluslar her zamankinden daha fazla yaratıcı, yenilikçi tavırları kutsayıp ödüllendiriyor.

Şimdi de özellikle Japonya, Çin ve Güney Kore’yi epeyce bir hatırlamak gerekiyor. Bugün ‘ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi’ alışılmışın dışında çok sayıda patent başvurusu alıyor. Bunların önemli bir bölümü yaratıcı ve yenilikçi girişimlerle ilgili. Bir ilke imza atılıyor; internette öneri halinde de olsa buluşsal yazılar hemen ‘toplum için yararlı patentler’ kapsamı içine alınıyor.

ÖZGÜN FİKİRLER KORUMA ALTINDA

Süreç içindeki buluşsal önerilerin tümü ‘ilkleri yaratma becerisi’ olarak değerlendiriliyor. Bir önerinin kendi içinde ilk olduğu tescil edilirse 20 yıllık bir süre için korunması sağlanıyor. Öneri proje bazında olsa da fark etmiyor.

Buluşsal girişimcilik sürecinde gizlilik fikri taşıyan her düşünce tescil ediliyor ‘fikri mülkiyet’ sınırları içine almıyor. Patent başvurusu çeşitli nedenlerle reddedilse dahi gerekli düzeltmeleri yaparak yeniden başvurmada sınırlama getirilmiyor. Yeter ki, girişim ya da buluşun bir ‘ilk olma’ vasfı bulunsun.

Tasarım patentleri ise her buluşsal öğeyi koruma altına alıyor. Fiziksel nesneler yanında internet için tasarlanmış ‘ilk olma özelliğine sahip’ tek bir sayfanın bile patent hakkını almanız mümkün. Süre ilginç: Tamı tamına 14 yıl…

Kopyalanmamış, internet dünyası dahil bir yerlerden alınmamış her fiziki nesne, tasarım, uygulama, buluş ve özgün araştırmalar ilk olma kaydıyla hemen tescil ediliyor, koruma altına alınıyor. Ceza uygulamaları ise hayli ağır. Bu nedenle herkes en kolayından kopyacılığı değil, yenilikçiliği benimsiyor.

İşte bu yüzden Avrupa’da, Amerika’da ve Uzakdoğu’da ‘kopya girişimcilik’ ucuzluyor, ‘buluşsal girişimler’ ise prim yapıyor. Böylece yenilikçilik süreci taklitle değil, düşünerek tasarlanmış projelerle hayat buluyor.

Daha da ilginci, bu süreci köşe yazılarına sayfalarına ve kitaplarına taşıyan yazarların düşünce ve tespitleri de koruma altına alınmış oluyor. Kaynak göstermeden, yazar ya da buluşçu adı belirtilmeden bir şeyleri tasarı safhasında da olsa alıp yayınlamak ve pazarlamak asla mümkün değil. Etik her şeyin önünde.

NUR DEMİROK





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir