Üniversitelerin verimli girişimcilik merkezleri haline gelebilmesi

Üniversitelerin girişimciliğin kurumsallaştırılmasındaki rolü giderek önem kazanıyor. Üniversitelerin verimli girişimcilik merkezleri haline gelebilmesi için inovatif yöntemlere ihtiyaç var…

ÜSKÜDAR Üniversitesinin kumcusu ve rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile girişimcilik ve eğitim üzerine sohbet ettik. Girişimcilik tarafı önemli çünkü Prof. Tarhan Üsküdar Üniversitesinde bu konuda işin stratejisine ve felsefesine yönelik çalışmalar yapıyor. Girişimciliği kurumsal hale getirmezsek dünya rekabetinde olmak da zor. Bunun yeri ise tabii üniversiteler. Gençlerin burada doğru kodlanması, doğru temele ulaşması, hatta üniversitenin kendisinin bu konuda örnek olması önemli. Prof. Tarhan örneği şöyle açıklıyor:

“Vizyonumuzdaki ilkelerden birisi de öğrenen örgüt. Burada öğrenci de öğreniyor, hoca da öğreniyor. Üniversite de öğrenen bir örgüt oluyor. Kişi öğrenmeye açık olmazsa eskiyor. Bilginin yarı ömrü 1950’lerde 30-40 seneymiş; şimdilerde birkaç seneye düştü. Bu süre önümüzdeki yıllarda daha da düşecek; yani bilgi hemen eskiyor. Eğer kendini yenileme kapasiten yoksa yeni fırsatları kaçırıyorsun, gelişimi ve değişimi kaçırıyorsun. Kaçırdığında da geri kalıyorsun; durmak bile yetiyor geri kalmana. Burada hep vizyon toplantıları yapıyoruz. Her senato toplantısı bir vizyon toplantısı gibi oluyor. Birçok kavramı kurumsallaştırmaya çalışıyoruz. Girişimcilik de onlardan birisi. Her hocanın bunu uygulamaya geçirmesi için kalite hedefi koyduk. Kendimizi diğer üniversitelerle kıyaslamak yerine kalite hedefimiz var.”

basarili girisim

ÜNİVERSİTE ÇÖZÜM MERKEZİ

Prof. Tarhan üniversitede bir çözüm merkezi kurduklarım söylüyor ve şunları anlatıyor:

“Elimizdeki imkanları nasıl daha iyi, nasıl mükemmel yapabiliriz diye düşünüyoruz. Birileri şöyle yapıyor, onu yapalım tarzı yeterli değil, kendimiz üretelim diyoruz. Burada hiçbir üniversitede olmayan bir şey var. Çözüm merkezi kurduk. Üniversiteyi ilk açtığımızda öğrencilerin problemlerinin büyüdüğünü gördük. Baktık insanlar hep bana gelmeye başladı. Sorunların yerinde çözülmesi için Çözüm Merkezi kurduk. Öğrencinin problemi olduğunda, buraya gidiyor. Orası da çözemezse öğrenci ondan sonra rektörlüğe geliyor. Sistem şu anda oturdu. Mütevelli Heyeti Başkanımız Furkan Bey’in bir tespiti var, sosyal medyada öğrenci şikayeti bizde pek yok. Bunu problemin daha büyümeden Çözüm Merkezinde hallolmasına bağlıyor. Siyaset yapsam her genel müdürlüğün bir çözüm merkezi kurmasını sağlarım.”

“GİRİŞİMCİYİ TEŞVİK ETMELİYİZ”

Ar-Ge ve girişim başarıları için teşvik şart. Prof. Tarhan bunu örneklerle şöyle anlatıyor:

“Güney Kore neden bu kadar fark yarattı? Ar-Ge’ye yaptığı yatırım yüzde 4. Bizim o kadar desteğimize rağmen yüzde 0.9. Ar-Ge için fon vereceksin, proje vereceksin. Ondan sonra bunu takdir, övgü, onay ile teşvik edeceksin. Teşvik ettikçe nerede ilgi, rağbet varsa orada büyüme oluyor. İnsanlar ondan sonra bu alanlara yöneliyorlar. Sadece parasal ödül değil, kişinin onurlandırılması tazındaki ödüller önemli. Girişimci dokuz tane iyi şey yapıyor, bir tane kötü yapıyor, onu yerin dibine batırıyoruz. Anadolu’da bir söz vardır, ‘Hiçbir başarı cezasız kalmaz’ diye. Bizim kültürümüzde var. Bu sözü İngilizceye çeviremezsin. Çünkü kafalarında öyle bir kavram yok. Uluslararası psikiyatri kongrelerinde bir konu tartışılıyor, ses tonları yükseliyor. Tartışma bittikten sonra çay, kahve ile devam ediyorlar sohbete. Bizde ise yıllarca süren küslük durumları ortaya çıkıyor.”

Rekabet nasıl geliştirir?

Prof. Tarhan kürese! rekabet hakkında şunları söylüyor: “Rekabet insan psikolojisi açısından da önemli. İdeal rekabet başkasıyla rekabet etmek değil, kendine bir hedef koyup onunla rekabet etmektir. Kişinin rekabet etmesi için amacının olması lazım. Belli bir amacı olacak, o amaca ulaşmak için kendine bir hedef koyacak, o hedefe ulaşmak için bugün bunu yaptım diyecek. Diğer insanlarla rekabet oluyor ama o zaman barışçıl bir rekabet olmuyor. Kendi kendine bir hedef koyup rekabet yapmazsa yıkıcı rekabet oluyor. Ben yapamadım o da yapmasın oluyor. Türkiye’de bu çok yaygın… Ben de yapayım demek yerine o da yapmasın deniyor. Bizim kültürümüzün en zayıf yanlarından birisidir bu durum. Bu rekabeti olumsuz etkiliyor. Artık başkalarının ne yaptığıyla uğraşmadan kendimizi geliştirmeliyiz.”

Volkan Akı





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir