Tarımsal yatırım tasarlayanlar gelecekte çok kazanacak

Turunçgiller, tarımsal geleceğimizde başköşeye oturacak

İLK bakışta sıradanmış gibi görünebilir; ancak son araştırmalar başta limon olmak üzere hemen tüm hastalıklarda turunçgiller ailesinin önemli bir destekleyici olduğunu kabul ediyor. ‘Citrus’ kavramı tek tanım altında turunçgillerin tümünü kapsıyor. Alışılmış şekilde yalnız gribal enfeksiyonlardan korunmada değil, neredeyse tüm hastalıklarda bunlar birer doğal iksir.

Amerika’da Maryland Eyaleti’nde daha 1937 yılında kurulan ‘National Cancer Institute’ (Ulusal Kanser Enstitüsü) tarafından yayınlanan ilginç çalışmalarda her defasında şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkmış; özellikle de limon tüm koşullarda tam bir mucize ve tüm hastalıklar bağlamında olağanüstü koruyucu niteliklere sahip.

Bizim ‘narenciye’ olarak adlandırdığımız bitkisel çeşitliliğin dünyada 100’ü aşkın türü var. Sadece Limon grubundaki bu çeşitlilik 15 ayrı grubu içine alıyor. Bunların ufak bir kısmında ülkemizi en ön sıralara taşıyabilecek çeşitler ‘narenciye’ kapsamı altında inanılmaz bir hâzineye sahip.

“ÖZEL NİTELİKLERİ DİKKAT ÇEKİYOR”

Yalnız beslenme ve sağlık literatüründe değil; kozmetik sahasında da önemli bir yeri olan limon ve tüm ‘citrus’ türleri hayret verici şekilde belirgin yaşamsal iksirlerini içinde barındırıyor. Türlerin çeşitliliğine bakınca bizim ‘narenciye’ gibi sıradan bir kalıba oturttuğumuz bu çeşitlerin özellikle de ‘korona salgını’ döneminde değerleri olağanüstü artmış bulunuyor.

Yabanıl ‘Indian Citrus’ başta olmak üzere çeşit zenginliği ve bunların her birinin kendilerine özgü spesifik endikasyon alanları olması, tıbbi araştırma yapan uzmanları şaşırtmaya devam ediyor: ‘Citrus Cavaleriei’, ‘Australian Finger Lime’, ‘Citrus Lumia’, ‘Citrus Longispina’, ‘Citrus Fortunella Margarita’, ‘Citrus Macropetra’, ‘Citrus Tankan’, ‘Ponderosa Lemon’,‘Citrus Jambhiri’, ‘Citrus Ichiganensis’, ‘Citrus Kawachinensis’, ‘Yuzu’, ‘Pomelo’ ve daha onlarca farklı niteliklere sahip narenciye grubu çeşitleri…

Elbette limon burada tüm narenciye çeşitlerinin tartışılmaz lideri. Sadece tat ve lezzet açısından değil, sağlık üstünlükleri noktasından da böyle. Bizde başta Mersin, Antalya, Antakya ve kazalarında yetişen çeşitler başta ‘Enterdonato’ olmak üzere başka tür isimleri taşısa da her birinin kabuk ve iç aromaları farklılıklarını yansıtıyor. Eskiden hasat sonrası kışın Ürgüp’teki doğal mağaralarda korunan limonlar şimdi özel solüsyonlarla kaplanarak çok daha uzun süre tazeliğini koruyabiliyor.

Turuncgiller

TÜM BÖLGELERE YAYILABİLİR

Zamanın neredeyse rakipsiz ziraat okullarından ‘Araştırma Enstitüleri’ni tam da burada yıllar sonra yeniden hatırlatmak isterim. Daha o zamanlar ortaya konan gerçekler şimdi gün yüzüne çıkmış durumda: Küresel ısınma etkisiyle narenciye ve özellikle de limon yetiştiriciliği büyük bir değişime uğrayacak; yerel türlerin başka yerlerde yozlaşma ihtimali var olacak. Kendi türlerimizi korumak ve çeşitlerimizi bugünden itibaren yaygınlaştırmak zorundayız.

Ne yazık ki yalnız ülkemizde değil, tüm dünyada yeni çeşitlerin çaprazlama tekniklerle üretilmesi bu gerçeği ortadan kaldırmıyor ama, hiçbir çeşit Dörtyol’da, Adana’da, Mersin’de, Anamur ve Antalya’da yetişen mevcut çeşitlerin aromatik lezzet içeriğine ulaşamıyor. İşte bu şartlarda narenciye grubu içinde ‘limon’ kendine özel seçkin aromasıyla belirgin bir önceliğe sahip oluyor.

Gelelim işin en ilginç şaşırtıcı tarafına: Tüm narenciye portakal, mandalina çeşitleri küresel ısınmanın etkisiyle ‘Güney ve Ege Bölgelerimizi de aşan bir şekilde kuzeye doğru bir yayılma eğilimi gösteriyor; göstermeye de devam edecek. Yani ülkemizin büyük bölümü narenciye türlerinin en fazla yetiştiği ender yerlerden biri haline gelecek. Şaşırtıcı bir şekilde halen nispeten kara ikliminin sürdüğü kimi yerler ve Karadeniz’in yaylaları dahil tümü bu sürece dahil olabilecek, Karadeniz’de de spesiyal yeni türlerin çoğaldığını görebileceğiz.

Ben bu konuda bir yazar olarak işin teknik inceliklerinin çoğuna sahip değilim, ancak bu ifadeler kısa zamanda bizde de gerçekleşecek gibi görünüyor. Aslına bakarsanız şu son ‘Corona Epidemisi’nin getirdiği koşullarda bu gelişme oldukça sevindirici bir haber olabilir.

TÜM DÜNYADA ARTACAK

Kuzey Kutbu’nda tonlar ve tonlarca dev buzulların erimesi, ‘adeta dünyanın kuzey ekseninin doğuya doğru kayıp, Kuzey Rusya’nın ortalarına doğru ilerlemesi yakın bir gelecekte muazzam bir iklim değişikliğinin habercisi gibi görünüyor. Bu elbette bugünden yarına şekillenmesi beklenen bir olay değil ama kuzeyde Golfstream akıntısının bile yön değiştirmeye başlaması her şeyin pek de eskisi gibi olmayacağını gösteriyor.

Tüm bunlar ülkelere özgü ‘specialty products’ alışkanlığını hızla değiştirebilir. Dolaysıyla bundan sonraki elli yıllık dilimlerin iklim ve yetiştiricilik açısından şimdiden tahmin ve tahlil edilmesinde yarar var. Oturup şöyle bir düşünelim; bundan kırk elli yıl önce İstanbul’da belli dönemlerde iklim kaymaları normal kabul edilirdi; şimdi bir bardak suda fırtınalar kopartılıyor, alışılmadık manzaralar ortaya çıkıyor. İşte bu tür değişimlerin hızlandığı süreçte güneyden kuzeye belirgin bir iklim değişikliğinin olmasını artık kabul etmek zorundayız.

ONLARCA ÇEŞİDİ VAR

Tekrar konumuza dönersek; portakal, mandalina, limon, greyfurt dahil olmak üzere tüm ‘turunçgiller ailesi’ birer sağlık iksiri haline gelecek. İçeriğindeki vitamin ve yaşamsal değerler türlere göre hayret verici bir şekilde artacak. Gelecek dönemlerde kaleme alacağım aynı konunun sağlık ve beslenme üzerindeki inanılmaz farklılıklarını da ayrıntılı olarak dile getirmeye çalışacağım.

Ancak şu kadarını söylememde yarar var: ‘Citrus’ türleri sadece birer lezzet kaynağı değil, aynı zamanda şaşırtıcı birer sağlık iksiri halindeler. Limon türlerinin hemen arkasına eklenebilecek diğer ‘citrus’ türleri ki -bunların içinde bildiğimiz turunç başta olmak üzere-‘Citrus Bergamia’ olarak bilinen ‘Bergamot’, ‘Kumkuat’, ‘Yuzu’, ‘Ağaç Kavunu’, ‘Lime’, ‘Tangerine’, ‘Sudaçi’ gibi onlarca çeşidin kendilerine özgü niteliklerinden bahsetmeye bu sayfalar yetmeyecek, ancak derinlemesine bilgi almak isteyenlerin Japon ve Amerikan kaynaklarını kısa da olsa şimdiden incelemelerini öneririm.

NUR DEMÎROK





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir