Kredi Garanti Fonu Kadın Girişimci Destekleri

DİLEK HANIF
LONDRA’DA MAĞAZA AÇMAYI HEDEFLİYOR

KREDİ GARANTİ FONU’NUN DESTEĞİ İLE HAYALLERİNİ TEK TEK GERÇEKLEŞTİREN MODA TASARIMCISI DİLEK HANİF, YENİ PROJE VE İŞ BİRLİKLERİNİ DEĞERLENDİRDİĞİNİ BELİRTİYOR. HANİF’İN EN BÜYÜK HEDEFİ İSE LONDRA’DA BİR MAĞAZA AÇMAK VE TASARIMLARININ TÜM DÜNYADA DAHA YAYGIN BİR ŞEKİLDE GİYİLMESİNİ SAĞLAMAK

2004’te Paris Couture Haftası’nda defile yapan ilk Türk tasarımcı olarak öne çıkan Dilek Hanif, moda ve tasarımla iç içe geçen çocukluk döneminin ardından, bu dünyanın bir parçası olabilmek için modayı meslek olarak seçtiğini söylüyor. Böylece aile mesleğini devam ettiren Hanif, “Büyüdükçe ve bu dünyayı tanıdıkça daha çok sevdim. Modayı mesleğim olarak seçtim. İlk koleksiyonumu, 1990’da Osmanbey’de küçük bir atölyede yarattım. Uzun yıllar couture tasarımı yaptım ve birçok isme özel kıyafetler tasarladım.

Kariyerimin dönüm noktası ise 2004’te Paris Couture Haftası’nda gerçekleştirdiğim defilem oldu. Bu defile ile Paris Couture Haftası’nda defile yapan ilk Türk tasarımcı oldum. Dilek Hanif kadını detayları önemseyen, belirgin ve özgün bir duruşa sahip, güçlü bir kadm.

Tasarımlarım, modern ve yalın bir görüntünün yanında görkemli bir siluet sunarak trendlerin dışında zamansız bir stil yaratıyor” diyor.

“ALINAN DESTEKLER, MARKA VE KURUMLARIN BÜYÜMESİNDE ÖNEMLİ ROLE SAHİP”

Kredi Garanti Fonu (KGF) ve benzeri kurumlardan alman desteklerin, özsemıa-yesi yetersiz olan firmaların büyümesi noktasında önemli bir işleve sahip olduğunu dile getiren Dilek Hanif, “Kredi Garanti Fonu ile çalıştığımız banka aracılığıyla tanıştım. Çalıştığımız bankanın desteğini uygun koşullarda temin etmek için en büyük yardımcımız KGF oldu” yorumunda bulunuyor. Markasının globalleşmesi ve çok daha geniş bir kitleye ulaşması için çalıştığını vurgulayan Hanif, “Bir iş kadını olarak istihdam yaratıyorum. İşimi severek, aşkla yapıyorum. Bu da tasarımlarımıza ve marka değerimize olumlu olarak yansıyor. Moda tasarımcıları, yaratıcı kişiliklerinin bir yansıması olarak ‘uçuk kaçık’ şeklinde ifade edilebilecek tasarımlara imza atabiliyor. Ancak büyük şirketler tarafından yönetilen tasarımcı markalan, moda arenasında iş dünyasının kurallarıyla oynamak zorundalar. Bu nedenle ortak zevke yönelik, trendleri yansıtan hazır giyim koleksiyonları tasarlıyor; ayakkabı, çanta, aksesuar gibi satışa yönelik line’lar çıkarıyorlar. İhracat yapan bir iş kadını olarak, çok büyük oyuncularla rekabet ediyorum. Bu nedenle global dengeleri takip ediyor, markanın gelecek dönem stratejilerini bu doğrultuda kurguluyorum” diyor.

“BÜYÜK BİR MARKA YARATMAK VE YURT DIŞINA AÇILMAK İÇİN CİDDİ BİR İŞ PLANI VE DOĞRU BİR PAZARLAMA STRATEJİSİYLE HAREKET ETMEK GEREKİYOR. TASARIMDAN MÜŞTERİYE UZANAN BU SÜREÇTE BÜYÜK HEDEFLER KOYMAK BU HEDEFLERİ GERÇEKLEŞTİRMEK ÜZERE ADIMLAR ATMAK, GENÇLERİ BU DOĞRULTUDA YÖNLENDİRMEK CESARETLENDİRMEK VE TEŞVİK ETMEK GEREKİYOR”

YENİ MAĞAZA VE SATIŞ NOKTALARI ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR

2016’da keyifli iş birliklerinin yanı sıra birçok sosyal sorumluluk projesinde yer alan Dilek Hanif, 2017 projeksiyonu hakkında şu bilgileri veriyor: ‘Yeni projeler ve iş birlikleri her zaman var. Şu an için görüşmelerimiz devam ediyor. Çok yakın bir zamanda ‘Online Shop’umuz açıldı. Yeni mağaza, satış noktaları projeleri üzerinde çalışıyoruz.” Tasarıma başladığı ilk yıllardaki pek çok hayaline kavuştuğunu ifade eden Dilek Hanif, son olarak şunları söylüyor: “En büyük hedefim ise Londra’da bir mağaza açmak ve tasarımlarının tüm dünyada daha yaygın bir şekilde giyilmesini sağlamak.”

TUĞBA BAYBURTLUOĞLU
İHRACAT ODAKLI GLOBAL BİR MARKA OLMAYA OYNUYOR

GÜVENİLİR, PRATİK VE BESİN DEĞERİ YÜKSEK GIDALAR ÜRETEN VE BU ÜRÜNLERİ MAKARNALUTFEN.COM SİTESİ ARACILIĞIYLA HEDEF KİTLESİNE ULAŞTIRAN TUĞBA BAYBURTLUOĞLU, HEM ULUSAL HEM DE GLOBAL ARENADA GÜÇLÜ BİR MARKA YARATMAYI HEDEFLİYOR. BAYBURTLUOĞLU’NUN EN BÜYÜK HAYALİ İSE TÜRK CUMHURİYETLERİ, ARAP YARIMADASI, ABD VE AB’YE İHRACAT YAPMAK.

Kredi Garanti Fonu’nun desteğiyle teminat sıkıntısı yaşamadan sermayesini oluşturan ve kendi işini kuran başarılı kadm girişimcilerden biri de Makarna Lütfenl’in kurucusu Tuğba Bayburtluoğlu… Hem bol sebze içeren hem de tam buğdaylı makarnayı gıda sek-törüne kazandıran gıda mühendisi Bayburtluoğlu’nun hikayesi, aynı zamanda bir anne olarak kendi mutfağının ve ailesinin gıda ihtiyacını güvenle ve akıllı ürünlerle karşılama isteği ile başlamış. Bayburtluoğlu, bu süreci şöyle anlatıyor: “Bu isteğim, başka bir şehre taşınmak zorunda kalınanın getirdiği işsizlik ile birleşti. Yapabilir miyim, yapamaz mıyım diye çok düşündüm. O zamana kadar birçok gıda markasının ve fabrikasının kuruluşunda çalışmış olsam da tüm kararların bana ait olduğu bir yatırıma girişmek gözümü korkuttu. Ama geçmiş deneyimlerim ve sağduyulu kararlarım, doğru adımları atmamı sağladı. Böylece besin değeri yüksek, pratik ve sağlıklı ürünler markası, Makarna Lütfen!’i 22 Ekim 2012’de kurdum.”

GIDA TERÖRÜNE KARŞI MAKARNA LÜTFEN!

Türkiye’de gıda sektörüne karşı önemli bir güven eksikliği olduğunu ifade eden Bayburtluoğlu, “Gıda terörüne ve gıda terörü ile korku salanlara karşı kendi ürünlerimizle ulaşmayı hedefliyoruz. Türkiye’de hem bol sebze içeren hem de tam buğdaylı makarnayı ilk biz yaptık. Aynca şekersiz puding ve kurabiye karışımının yanı sıra organik bebe bisküvisi karışımlarını da yine ilk biz ürettik. Ailesini sağlıkla ve pratiklikle beslemek isteyen kadın-erkek herkes, bizim hedef kitlemize giriyor. Herkese aracısız ve direkt ulaşabilmek adına e-ticaret sitemiz, makamalutfen.com ile yola çıktık” diyor.

“2017 BAŞINDAN BU YANA ÖNEMLİ BİR DÖNÜŞÜMDEN GEÇİYORUZ LİKİDİTE SORUNUMUZU KREDİLER İLE ÇÖZDÜK 2017’DE PAKETLEME MAKİNASI YATIRIMINA ODAKLANACAĞIZ FARKLI MARKALARA FASON ÜRETİM YAPMAK, LOKOMOTİF ÜRÜNLERİ FARKLI ŞEHİRLERDE KÜÇÜK ŞARKÜTERİLERE AÇMAK SATIŞLARI ARTIRMAK VE 2017 KIŞINA YENİ DEPO İLE GİRMEK GİBİ HEDEFLERİMİZ BULUNUYOR”

SATIŞLAR YÜZDE 400 ARTTI

Yeni bir girişimci olarak, iş fikri aşamasından sonra finansman sorunuyla karşı karşıya kaldığını belirten Bayburtluoğlu, “Bunun için kredi arayışına girdim ve bankalara başvuruda bulundum. İlk olarak çalışmaya karar verdiğim bankadan Kadm Girişimci Kredisi aldım. Yeni bir işletme olduğum için bu krediyi kullanırken, Kredi Garanti Fonu’nun teminat desteğinden yararlandım. Esasında 2012’de kurulmuş ve 2016’ya kadar satışlarını yüzde 400 gibi artırarak gelmiş bir firma olarak 2016’yı ülke büyüme ortalaması ile aynı bitirdik. Farklı gıdalarla ilgi-lenen firmalara ellerindeki hammaddeleri daha iyi değerlendirebilecekleri farklı ürünlerle hizmet vermeye başladık” yorumunda bulunuyor. Tuğba Bayburtluoğlu’na, Makarna Lütfenl’in gelecek hedeflerini sorduk ve şu yanıtı aldık: “Bu konuda en büyük hayalimiz hem ulusal hem de global arenada güçlü bir marka yaratmak ve ihracata odaklanmak. En başta Türkiye’ye özgü ürünler ile ama sonrasında buğdayın anavatanı bu topraklardan güzel erişte ve makarnalar ile Arap Yarımadası’na, Türk Cumhuriyetleri’ne ABD ve AB’ye ihracat en büyük hayalim.”

YAĞMUR VE YAPRAK SÜRMELİ
DÜNYADA SES GETİREN TASARIMLARA İMZA ATILIYOR

YAĞMUR VE YAPRAK SÜRMELİ KARDEŞLERİN KURUCUSU OLDUĞU PM PET MARKET, YENİLİKÇİ VE İNOVATİF ÜRÜN TASARIMLARINA İMZA ATIYOR. PM PET MARKET, PEGGYMATIC ADLI ÜRÜNÜYLE TÜRKİYE’DE, AVRUPA BİRLİĞİ’NDE 25 ÜLKEDE, AMERİKA’DA VE JAPONYA’DA PATENT ALARAK, BİR DÜNYA MARKASI OLMA VİZYONUYLA İLERLİYOR.

PM Pet Market’in kurucuları Yağmur Sürmeli ve Yaprak Sürmeli’nin önderliğinde geliştirilen PeggyMatic, evde beslenen kedi ve köpeklerin pati ve tuvalet temizliğini kolaylaştırmayı ilke edinen bir cihaz. Bu cihazla dünyada önemli bir ilke imza atan Yağmur ve Yaprak Sürmeli, “PeggyMatic, kedi ve köpeklerin pati ve popo temizliğini su ile fırçalayarak yapan, şaıjlı, elektronik devre kontrollü, taşınabilen tamamen yenilikçi, benzersiz bir cihaz. Bu cihazı kendi köpeğimiz Peggy’nin problemine çözüm olması için tasarladık. Ancak Peggy geçirdiği kist operasyonu sonucu yaşamını yitirdi. Bu durum üzerine benzer problemi yaşayan evciller ve sahipleri için bu cihazı üretip ticarileştirmeye karar verdik. Bu yüzden de 201 l’de markamızı PeggyMatic olarak tescil ettirip bu marka ile ürünü yapmaya başladık. Dünyada evde beslenen 400 milyon köpek ve 425 milyon kedi olduğunu düşünürsek, çok büyük ve boş bir pazarda ne kadar önemli bir cihaz yaptığımızı anlayabilirsiniz. PeggyMatic, Türkiye’de, Avrupa Birliği’nde 25 ülkede, Amerika’da ve Japonya’da patent alarak, bir dünya markası olma vizyonuyla ilerliyor” diyor.

İŞ FİKRİNDEN AR-GE ÇALIŞMALARI TAMAMLANMIŞ İNOVATİF BİR ÜRÜNE DÖNÜŞÜM SÜRECİ

2013 yılında iş fikirlerini hayata geçirmek için KOSGEB destekli olarak kurulan şirket, Kredi Garanti Fonu destekli krediler kullanarak, iş fikrini ürüne dönüştürme konusunda önemli olanaklara kavuştu. 201 l’de iş fikri olarak patentleme sürecine giren PeggyMatic, 2014’te prototip, 2015’te Ar-Ge çalışmaları tamamladı ve 2016 sonunda ürün olarak çıktı. Sürmeli Kardeşler, farklı yarışmalarda dereceye giren PeggyMatic’in yanı sıra Milkipak markalı ‘sağmal hayvanlarda taşınabilir meme başı temizleme cihazı’nın patent belgesini de alarak, üretim sürecine başladı.

YAĞMUR VE YAPRAK SÜRMELİ KARDEŞLERİN EN BÜYÜK HAYALİ, YENİLİKÇİ ÜRÜN VE MARKALARIYLA DÜNYADA BİLİNİRLİKLERİNİ ARTIRMAK FAALİYET GÖSTERDİKLERİ SEKTÖRDE TÜRK MARKALARINI DÜNYA MARKASI OLARAK KONUMLANDIRABİLMEK VE YÜKSEK İHRACAT RAKAMLARI İLE MİLLİ EKONOMİYE FAYDA SAĞLAYABİLMEK.

AMERİKA’DA 2 AYRI ŞİRKET

Sürmeli Kardeşler, hedef kitlelerini ise şöyle tanımlıyor: “Hedef kitlemiz, evde kedi ve köpek besleyen ve bunlara para harcayabilen, eğitim ve gelir seviyesi orta ve üst segment olarak tanımlanabilecek müşteri grubu… Bu grup yurt dışında çok daha fazla sayı ve alım gücüne sahip. Bu müşteri grubuna, evlere girerken evcillerinin pati ve popo temizliğini mevcut yöntemlerden çok daha rahat, işlevsel ve konforlu şekilde yapabileceklerini ve evlerindeki yaşam alanlarının da temiz kalacağını belirtiyoruz. PeggyMatic ve buna benzer yenilikçi teknolojik ürünleri tasarlayıp üretimini yapıyoruz. Şirketimizin merkezi İstanbul Ataşehir’de. Üretim ise Dudullu’da yapılıyor.” 2017’de PeggyMatic ile ilgili yeni ilaveler ile birlikte Milkipak’m ürün haline gelip ticarileştirilmesi konusuna odaklanacaklarını belirten Yağmur ve Yaprak Sürmeli, “Ürünümüz PeggyMatic ile Amerika’da Kickstarter projesine başladık. Bunun için Amerika’da iki ayn şirket kırarak, pazara girişimimizi hızlandırmaya çalışıyoruz. Bu şirketlerden ilki Kickstarter’a başlamak için kuruldu. Diğeri de yakın zamanda kurulacak” diyor.

ASLI ELİF SUNAY
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK YERLİ PROPOLİS ÜRETİCİSİ

SBS BİLİMSEL BİO ÇÖZÜMLER KURUCU ORTAĞI VE GENEL MÜDÜRÜ ASLI ELİF SUNAY, BEE’O MARKASI İLE TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK YERLİ PROPOLİSİNİ BİR DÜNYA MARKASINA DÖNÜŞTÜRMEYİ VE BİREYLERİN DOĞAL ÜRÜNLER İLE ÇOK DAHA KALİTELİ BİR YAŞAM SÜRDÜRMESİNİ AMAÇLIYOR.

Uzun yıllar bal sektöründe faaliyet gösteren bir markada Ar-Ge ve kalite direktörü olarak görev yapan Aslı Elif Sunay’ı SBS Bilimsel Bio Çözümleri kurmaya yönlendiren süreç, oğlunun bir rahatsızlığı ile ilgili olarak başlamış. Sunay, bu süreci şöyle anlatıyor: “Oğlumun birkaç ay arayla sürekli ateşi çıkıyordu ve sürekli antibiyotik kullanmak zorunda kaldığım için antibiyotiklere karşı alerjisi oluşmuştu. Doktor tarafından oğlum için tek çarenin, bağışıklığının artırılması olduğunu öğrendim. Oğlumun bağışıklığını doğal olarak güçlendirme yollarını aradığım dönemde propolis ve arı sütü ile tanıştım. Bu ürünleri piyasada araştırdığımda hepsinin ağırlıklı Çin’den geldiğini ve bu ithal ürünlerde de ciddi gıda güvenliği sorunları olduğunu tespit ettim. Bunun üzerine bir arıcıdan rica ettim, benim için az miktarda üretti ve an sütünü doğrudan, propolisi ise laboratuvarımda kendi imkanlarım ile özüt-leyerek çocuğuma vermeye başladım. Çocuğum hem aleıjiden kurtuldu hem de bağışıklığı arttı. Antibiyotik kullanma ihtiyacı da ortadan kalktı. Hastalanma sıklığı ciddi şekilde azaldı. Bunu görünce, ‘bu ürünler dünyanın ikinci büyük arıcılık ülkesi olan ülkemizde neden üretilmiyor?’ diye kendimi sorguladım ve çocuklarımıza sağlıklı ve doğal olarak bu ürünleri sunabilmek için SBS’yi kurmaya karar verdim.”

“2017’DE SATIŞ DAĞITIM AĞIMIZI VE ÜRÜN PORTFÖYÜMÜZÜ GENİŞLETECEĞİZ ÖZELLİKLE KORE, KANADA AMERİKA VE AVRUPA GİBİ BU ÜRÜNLERİN YOĞUNLUKLA KULLANILDIĞI ULUSLARARASI PAZARLARA YÖNELİK FUARLARA KATILACAĞIZ ARI ÜRÜNLERİNİN KULLANIM ALGISINI DEĞİŞTİRMEYE YÖNELİK AR-GE ÇALIŞMALARIYLA TÜKETİCİLERE YÜZDE 100 DOĞAL VE SAĞLIKLI YENİ ÜRÜNLER SUNACAĞIZ”

250 SÖZLEŞMELİ ARICI VE 60 BİN KOVAN İLE HİZMET VERİLİYOR

Arı ürünlerinin şifasını herkese ulaştırmak ve Türkiye’de daha önce üretilmeyen propolisi yine Türkiye’de ilk kez ‘sözleşmeli arıcılık’ modeli ile üretmek adına diğer kurucu ortaklar Taylan Samancı ve Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte harekete geçtiğini söyleyen Sunay, “2013’te KOSGEB destekli propolis projesi ile yola çıktık ve BEE’O markası böylece doğmuş oldu. KGF ile de KOSGEB’in yüzde 75 oranında desteklediği projemizi başarıyla tamamlamak ve şirketi büyütebilmek amacıyla ek krediye ihtiyaç duyduğumuzda tanıştık. Bu doğrultuda bir bankaya kadın girişimci kredisine başvurduk ve KGF’nin desteğiyle krediyi kullandık. Bugün, Türkiye’nin ilk ve tek yerli propolis üreticisiyiz. Ürünlerimizi doğrudan sözleşmeli analarımızdan temin ediyor ve aradaki bütün aracıların kaldırıldığı adil bir iş modeliyle hareket ediyoruz. Böylece üretimin kontrollü koşullarda gerçekleştirilmesini sağlıyoruz. ITÜ An Teknokent’te geliştirdiğimiz bu Ar-Ge çalışmasıyla, propolisi insan tüketimine uygun hale getirdik ve içerisindeki yararlı bileşenlerden maksimum oranda faydalanmanızı sağlayacak yöntemi geliştirdik. Bu yöntem ile TÜBİTAK 2016 İnovasyon Ödülü’ne layık görüldük. Bugüne kadar kazandığımız 5 farklı ödülümüz var. Türkiye genelinde şu anda 250 sözleşmeli arıcı ve 60 bin kovan ile faaliyet gösteriyoruz” yorumunda bulunuyor.

SEMA DEMİR
ANADOLU’NUN DEĞERLERİNİ GELECEĞE TAŞIYOR

YAŞAYAN MÜZE, TÜRK HAMAM MÜZESİ VE ANADOLU AÇIK HAVA MÜZESİ (YAŞAYAN KÖY) ANKARA’NIN VE TÜRKİYE’NİN KÜLTÜR TURİZMİ İLE ÖNE ÇIKMIŞ OLAN İLÇESİ BEYPAZARI’NDA HİZMET VERİYOR. ANADOLU AÇIK HAVA MÜZESİ’NİN (YAŞAYAN KÖY) KURUCUSU DR. SEMA DEMİR, “KÜLTÜREL MİRASINA MADDİ VE MANEVİ OLARAK SAHİP ÇIKAN BİR İLÇEDE MÜZECİLİK YAPIYORUZ” DİYOR.

Türkiye’nin ilk ve tek uygulamalı kültür müzesi Yaşayan Müze, halk yaşamı ve yaşamın ürettiklerini sergileme düşüncesiyle 23 Nisan 2007’de eğitimci ve kültür bilimci Dr. Sema Demir tarafından Ankara-Beypazarı’nda kuruldu. Kredi Garanti Fonu’nun desteğiyle önlerine çıkan finansal sorunları aştıklarım belirten Dr. Sema Demir, Yaşayan Müze ile temel hedeflerinin değerini yitirmiş kültürel değerleri ve gelenekleri tanıtıp hatırlatmak olduğunun altını çiziyor. Demir, ‘Yaşayan Müze, yitirdiğimiz, yeterince koruyamadığımız bu bakımdan da öksüz ve yetim kaldığını düşündüğümüz kadim bilgi ve bilgelik içeren kültürel mirasımıza sahip çıkmak, onu tanımak, tanıtmak ve bize yeniden ilham vermesi için zihin ve gönül dünyamızda yeni alanlar açması için kuruldu. Yaşayan Müze, tam anlamıyla bir sosyal girişimcilik projesi olarak gelişti. İlk göz ağrısı Türk Hamam Müzesi’ydi. Bu müze, Türkiye’nin ilk, dünyanın ise 3’üncü hamam ve temizlik kültürü temalı müzesi oldu” diyor.

TÜRKİYE’NİN MİMARİ ÇEŞİTLİLİĞİNİ YANSITIYOR

Daha sonra Türkiye’nin öncü yenilikçi bir başka müzesi Anadolu Açık Hava Müzesi’nin öne çıktığım ifade eden Dr. Sema Demir, “Bu müze 25 bin metrekarelik bir yerleşkeye sahip. Türkiye’nin mimari çeşiüiliğini göstermeyi amaçlayan bir müze olarak yapılandı. Türkiye’nin yedi bölgesinden yedi geleneksel mimari örnek seçildi ve geleneksel yöntemler, yapı ustaları ve malzemeler kullanılarak arşivlerdeki yapı planlarına ve rölevelere sadık olarak inşa edildi. Şimdilik Yaşayan Köy’de, Güney Doğu yöresini temsilen bir kerpiç ev, Karadeniz yöresini simgeleyen ve adına göz dolma denen bir teknikle üretilen Karadeniz evi, halk arasında düğmeli ev ya da piştu-vanlı ev olarak geçen ve Toroslarda sıkça görülen düğmeli ev Akdeniz’in geleneksel mimari örneği olarak müze yerleşke-sinde yerini aldı. 17. Yüzyıl planından çalıştığımız Ankara evi ise dönemin tipik karakterim gösteriyor. Harman tuğladan ölülen üst duvarlar, ahşap elemanlar, alt katta kullanılan taş duvar… Bunlara ek olarak Anadolu Açık Hava Müzesi’nde 16 dükkandan oluşan bir Selçuklu-Osmanlı çarşı, bir köy mescidi, haziresi ve türbe, çamaşırhane, köy çeşmesi, fırını, ambarı da bulunuyor” yorumunda bulunuyor.

“SIRADAKİ HAYALİMİZ, MÜZEMİZİN YERLEŞKESİNİ BİRAZ DAHA GENİŞLETEREK ANADOLU’DAN ORTA ASYA’YA KÜLTÜRLER KARŞILAŞMASININ SERGİLENECEĞİ MÜZE MEKANLARI İNŞA EDEBİLMEK”

2017, ANADOLU AÇIK HAVA MÜZESİ’NİN (YAŞAYAN KÖY) TANITIM YILI OLACAK

2016’da Yaşayan Köy’ün inşaatım, tanzim ve teşhir gibi müze işlerini hakkım vererek bitirmeyi amaçladıklarım ve bu hedefe de ulaştıklarını dile getiren Dr. Sema Demir, 2017 projeksiyonu ve gelecek hedefleri hakkında ise şu açıklamada bulunuyor: “2017, Anadolu Açık Hava Müzesi’nin (Yaşayan Köy) tanıtım yılı olacak. Okul-müze ilişkisi çerçevesinde ciddi bir atılım yapmak için kolları sıvadık. Anadolu Açık Hava Müzesi (Yaşayan Köy) Türkiye’nin geleneksel mimari sanatına ilişkin mirası odağında gündelik ve törensel yaşama dair bilgi ve bilgelik içeren kültürel mirasını bütünsel olarak araştırmayı, sergilemeyi, yorumlamayı ve tanıtmayı amaçlıyor.”

MELTEM SUNA
DENİZLİ DIŞINDA DA HAZIR VE SANAL OFİS ŞUBELERİ AÇACAK

IQ OFİS BÜRO YÖNETİM HİZMETLERİ KURUCUSU MELTEM SUNA, “SÜREKLİ BİR OFİSE İHTİYACINIZ OLMASA DA YASAL BİR ADRESİNİZ OLSUN İSTİYORSANIZ, SIK SIK SEYAHAT EDİYORSANIZ YA DA EVDEN ÇALIŞIP BELLİ ZAMANLARDA BİR OFİSE İHTİYAÇ DUYUYORSANIZ IQ OFİS, DENİZLİ’DE BU İHTİYACA EN PRESTİJLİ BİÇİMDE YANIT VERİYOR” DİYOR.

Denizli’de hazır ve sanal ofis hizmetleri alanında hizmet veren IÇ) Ofis girişimiyle öne çıkan Meltem Suna, Kredi Garanti Fonu’nun desteğiyle iş hayatında farklı bir noktaya gelen başarılı kadm girişimcilerden biri… Kullananlar için her şeyi önceden düşünülmüş, profesyonel ve konforlu bir çalışma ortamı sunan akıllı ofis anlayışı ile yola çıktıklarını söyleyen Meltem Suna, “Denizli’de müşterilerimize yatırım yapmadan, personel ve ofis sorunları ile uğraşmadan, sürpriz maliyetlerle karşılaşmadan, zamanını ve enerjilerini kendi yapüklan işe harcayabilecekleri bir konfor sunuyoruz, ihtiyaç duyabilecekleri her şeyi önceden düşünüyoruz. Riskinizi minimize ediyorsunuz. Abonelik işlemleri yok. Ruhsat yok. Kamera ve alarm sistemi ile güvenlik sorunu yok. Sadece bilgisayarınız ve özel eşyalarınızı getirip 15 dakika içerisinde çalışmaya başlayabiliyorsunuz. Denizli’yi yeni ve bilinmeyen bir sektörle tanıştırdık, işimizi anlatmayı başardık. Şu anda boş ofisimiz yok” diyor. Suna, 2017 projeksiyonları hakkında ise şu yorumda bulunuyor: “2017’de gelen taleplere cevap verebilmek için işletmemize yeni ofislerimizi dahil etmeyi planladık ve yapmaya başladık. Büyüyoruz. Yaptığımız işte en iyisi olmayı, büyürken kalitemizden ödün vermemeyi ve daimi müşteri memnuniyeti sağlamayı amaç edindik, işimle ilgili en büyük hayalim ise Denizli dışında şubeler açarak, yurt çapında bir işletme olmak.”

MERYEM SENGÜL
TASARIMLARINI GENİŞ BİR KİTLEYLE BULUŞTURUYOR

BAŞTA TÜRKİYE OLMAK ÜZERE DÜNYANIN BİRÇOK BÖLGESİNDE ŞUBELER AÇARAK İLERLEMEYİ HAYAL EDEN ENDÜLÜS MARKASININ YARATICISI MERYEM ŞENGÜL, “EL EMEĞİ ÜRÜNLERİMİZLE ULUSLARARASI PAZARLARDA SÖZ SAHİBİ BİR MARKA OLMANIN YANI SIRA YURT DIŞI FUARLARA KATILARAK HEM ÜRÜNLERİMİZİ HEM DE ÜLKEMİZİ TANITMAK İSTİYORUZ” YORUMUNDA BULUNUYOR.

Çocukluk yıllarında hobi olarak başladığı nakış ve dikiş merakını, 4 yıl eğitim alarak gelişti-ren Meryem Şengül, Sakcfifya’da hediyelik ürünler tasarlamaya başladı. Nakış tecrübesini 2002’de daha da geliştiren Şengül, siparişlerinin artma-sıyla makine almaya karar verdi. Bilgisayarlı nakış makinesi ile yaptığı işlerin büyük beğeni toplamaya başladığım belirten Şengül, Sapanca’da bir butik otelin açılışı için düzenlenecek sergide, Hindistan’dan gelen aksesuar ve mobilyalarla sunulacak el emeği ürünler de tasarladı. Bu sayede artık kendi markasının yaratmanın zamanının geldiğine ina-nan Şengül, Sakarya’da Endülüs markasını hayata geçirdi. İstanbul Tasarım Merkezi’nin düzenlediği, Mimar Sinan’ın camilerinde kullandığı matematiksel çizim çalışmalarım kendi üsluplarıyla anlattığı, 15 bilim insanının ders verdiği özel bir eğitim programına da katılan Meryem Şengül, bu sayede Endülüs Koleksiyonu’nu tasarlamak üzere orijinal çizimler keşfetti. Şengül, ilerleyen yıllarda özel tasarımlarım ve el emeği ürünlerini festivallerde gençlere tanıttı. 2016’da yeni aldıkları makinelerle yeni tasarımlara odaklanan Meryem Şengül, kendisini markalaşmaya yönlendiren bu süreçte Kredi Garanti Fonu’nun da çok önemli bir rolü olduğunu belirtiyor. Şengül’ün en büyük hayali ise giyim üzerine yaptığı tasarımları, yurt dışında bir defilede görmek…

Bahar Akgün / bahar.akgun@platinonline.com





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir