İş Sağlığı ve Güvenliği/ Sermayenin Kaybı/ KOSGEB Destekleri

Son günlerde iş sağlığı ve güvenliği konusu gündemi oldukça fazla meşgul etmektedir. Bunun yanı sıra şirketlerde sermaye kaybı ve doğuracağı sonuçlar konusu da şirketler için önemlidir. Ayrıca KOSGEB’in KOBİ’lere verdiği bazı destekleri de tekrar hatırlatmakta fayda bulunmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile İlgili KOBİ’lerin Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Bilindiği üzere küçük veya büyük birçok işletmeyi ilgilendiren iş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (Kanun), 30 Haziran 2012 tarihli ve 28 bin 339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı ‘işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemek’ olarak belirtilmektedir. Anılan kanunun birçok maddesi daha önce yürürlüğe girmiştir ve işletmeler bu Kanun’a ilişkin hükümlülüklerini yerine getirmektedir.

Kanun’un 6. ve 7. maddeleri, 38.1.a.l maddesine göre; 4 bin 857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 81’inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumlan ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1 Temmuz 2016 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecektir.

is-sagligi-guvenligi

İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin tanımlandığı 6’ncı maddede ‘Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve on ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir. Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak 10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilirler’ İfadeleri yer almaktadır.

Buna göre; 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan özel sektör işyerleri için ‘iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve on ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli’ bulundurma zorunluluğu getirilmektedir. Bu hizmet ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden (‘OSGB’) alınabilecektir. Ayrıca 10’dan az çalışanı olup az tehlikeli sınıfta yer alan özel sektör işyerleri için işveren veya işveren vekillerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı-ğı’nın açacağı sınavlarda başarılı olmaları ön koşulu ile muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yerine getirebileceklerdir.

Bu kapsamda yer alan ancak bu hükümlere uymayan işverenlere, aykırılığın sürdüğü her ay başına 2016 yılı için 6 bin 511 TL ceza uygulanabilecektir.

Ancak bu yazının yazıldığı sıralarda TBMM’nde bazı yasalarda değişiklik yapılmasına ilişkin görüşmelerde “İş sağlığı ve güvenliği” ile ilgili yükümlülüklerin 50 kişiden az işçi çalıştıran iş yerlerinde 1 Temmuz 2017 tarihine ertelenmesi görüşülmektedir.

Sermayenin Kaybı ve Borca Batık Olma Durumu

Uygulamada şirketler tarafından gözden kaçabilen ancak gerçekleşmesi durumunda oldukça hayati hükümler içeren sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu, 6 bin 102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesinde yer almaktadır.

Anılan maddede: (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerinde-liği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.” İfadeleri yer almaktadır.

Madde metni incelendiğinde 6 bin 762 sayılı Kanun’un hükümlerinin bir ölçüde korunduğu görülmektedir. Hükmün uygulanabilmesi için, kanunî yedek akçeler dışındaki açık yedek akçelerle de zararın kapanmamış olması ve arta kalan zararın sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının yarısını geçmesi gerekir.

Maddenin birinci fıkrasında belirtilen durumun gerçekleştiği durumda yönetim kurulu genel kurulu hemen toplantıya çağırmakla ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunmakla yükümlüdür. Yani bu durumun anlaşılması sonrasında vakit kaybetmeden iyileştirme önlemleri hazırlanmalıdır. Aksi halde yönetim kurulu sorumlu olacaktır. Bu önlemler; sermaye artırımı, bazı

üretim birimlerinin veya bölümlerin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi vs. olabilir.

Maddenin ikinci fıkrasına göre ise son yıllık bilânçodan, zararlar sebebiyle sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisinin karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, yönetim kurulunun çağrısı üzerine genel kurul iki karardan birini alabilir, (1) sermayenin üçte biri ile yetinme, yani sermayenin azaltılıp zararın bünye dışına atılması; (2) zararların şirket ortaklarınca tamamlaması. Belirtilen kararlardan birisi alınmadığı veya genel kurul toplantıya çağrılmadığı durumda şirketin kendiliğinden sona ereceği hükme bağlanmıştır.

Üçüncü fıkrada ise şirketin borca batık olması durumunda uygulanacak kuralları açıklanmaktadır.

KOSGEB’den KOBİGEL İle 300 Milyon TL’lik Destek

KOSGEB, KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programı ile ‘Bilişim Teknolojileri KOBİ’lerinin, Geliştirilmesi’, ‘Hızlı Büyüyen KOBİ’lerde Kapasite Geliştirme’ ve ‘KOSGEB Destekli Girişimlere İvme’ isimli üç yeni çağrı daha yayınlamıştır. Bunlar;

1- Hızlı büyüyen KOBİ’lerde kapasite geliştirme proje teklif çağrısı,

2- Bilişim teknolojileri KOBİ’lerinin geliştirilmesi proje teklif çağrısı,

3- KOSGEB destekli girişimlere ivme proje teklif çağrısı.

Başvurular 30 Mayıs-1 Temmuz 2016 tarihleri arasında elektronik ortamda yapılacaktır.

Desteklere ilişkin özet tablo aşağıdaki gibidir.

kosgeb-2

Doc.Dr Volkan Demir





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir