Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından 5.3 Milyar TL Destek

SANAYİ ve Teknoloji Bakanlığı, 2020 yılında bağlı ve ilgili kuruluşlarla birlikte 5.3 milyar TL düzeyinde destek bütçesi kullandıracak. Bunun 1 milyar 417.3 milyon TL’sini TÜBİTAK, 1 milyar 405.3 milyon TL’sini KOSGEB destekleri oluşturacak. 2020 yılında 379.2 milyon TL faiz desteği, 632 milyon TL sigorta prim desteği olarak kullandırılacak. 2020 yılında Milli Teknoloji Hamlesi için 100 milyon TL. organize sanayi bölgeleri (OSB), sanayi sitelerine kredi desteği olarak 204.4 milyon TL öngörülürken, kullandırılacak destek cazibe merkezleri için 119.9 milyon TL, teknoloji geliştirme bölgeleri için 100 milyon TL olacak. Geçen yıl Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı çerçevesinde makine sektöründe pilot çağrıya çıkan ve Nisan sonunda sonuçları duyuracak olan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, bu yılın ilk yarısında ise diğer odak sektörlerde çağrılara çıkacak. Lider Araştırmacılar Programı’nm yeni çağrısı yılsonuna doğru açılacak. Bu sene ayrıca Türkiye’de araştırmalarını sürdüren üst düzey araştırmacüar için Ulusal Lider Araştırmacılar Programı da uygulamaya başlanacak. Türkiye’yi uzun vadeli üretken yatırımlarda küresel bir cazibe merkezi haline getirecek adımlar atılacak. Önümüzdeki dönemde teşvikler daha esnek bir yapıda kurgulanacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’m ifadesiyle yatırımcüar projelerini hayata geçirmek için, ihtiyaç duydukları destekleri kendileri belirleyebilecek.

TARAL PROGRAMINA 1.1 MİLYAR TL

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nm öncelikli gündem maddeleri ve açacakları çağrıların detayına girmeden 2020 yılı destek bütçesinin dağılımına bir göz atalım. Para Dergisi’ne açıklamalarda bulunan Sanayi ve Teknoloji Bakam Mustafa Varank, bu yıl TÜBİTAK bünyesinde verilecek destekler için 1 milyar 417.3 milyon TL ödenek öngörüldüğünü vurguladı. Varank’m yaptığı açıklamalara göre söz konusu destek bütçesinin ana başlıklar altında dağılımına bakıldığında yedi alt programdan oluşan Türkiye Araştırma Alanı Programları (TARAL) çerçevesinde 1 milyar 63 milyon 195 bin TL destek kullandırılacak. TARAL programının altında Bilim İnsanı Yetiştirme ve Geliştirme Programı, Sanayi Ar-Ge Destek Programı, Bilim ve Teknoloji Farkmdalığını Artırma Programı, Akademik ve Uygulamalı Ar-Ge Destek Programı, Savunma ve Uzay Ar-Ge Destek Programı, Kamu Ar-Ge Destek Programı, UİDB AB Proje Ödül Destek Programı yer alıyor.

TÜBİTAK 2020’de Araştırma Altyapıları Destek Programı çerçevesinde 132.1 milyon TL, Bilim İnsanı Destek Programları bursları çerçevesinde 196.8 milyon TL, uluslararası bilimsel yayın teşvikleri çerçevesinde ise 23.3 milyon TL destek kullandıracak.

para

1 MİLYAR TL’LİK GERİ ÖDEMESİZ DESTEK

KOSGEB’e 2020 yılı bütçesinden 1.4 milyon TL’lik destek bütçesi aktarılması öngörüldü. KOSGEB’in destek bütçesinin 1 milyar 9.1 milyon TL’si geri ödemesiz, 261 milyon 194 bin TL’si geri ödemeli, 135 milyon 27 bin TL’si ise kredi faizi desteği olarak kullandırılacak. Bakan Varank’ın açıklamalarına göre Kalkınma Ajanslarının bu sene 700 milyon TL proje desteği sağlaması bekleniyor. Yerel pay tahsilatının ise 300 milyon TL olacağı tahmin ediliyor. Bu yıl Bölge Kalkınma İdareleri’nin destek bütçesi 285 milyon TL, SODES’in destek bütçesi 166 milyon TL olacak.

632 MİLYON TL’LİK SİGORTA PRİM DESTEĞİ

Bakan Varank’m açıklamalarına göre bu yıl 379.2 milyon TL faiz desteği, 632 milyon TL sigorta prim desteği kullandırılacak. 2020’de Milli Teknoloji Hamlesi için 100 milyon TL, Organize Sanayi Bölgeleri (OSB), sanayi siteleri (kredi) için 204.4 milyon TL, OSB bedelsiz arsa desteği için 3 milyon TL kaynak öngörüldü.

Bu yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Rekabet Öncesi İşbirliği Programı için öngörülen destek bütçesi 29 milyon 590 bin TL olarak belirlenirken, IPA kapsamında yapılan destekler 69 milyon TL, Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı’na 26.9 milyon TL, Teknolojik Ürün Tanıtım ve Pazarlama Destek Programı’na 6.73 milyon TL, Temel Bilimler Destek Programı’na 13.4 milyon TL, Tasarım Tescil Destek Programı’na 672 bin TL destek aktarılacak.

750 MİLYON TL KAYNAK AKTARILACAK

Piyasaları iyi okuyabilen, inovatif ve dinamik girişimcilerin fi-nansa erişimini kolaylaştırmak için kurulan Teknoloji ve înovasyon Fonu ile Bölgesel Kalkınma Fonu’na toplam 750 milyon TL’lik kaynak mobilize edilecek. Türkiye’de ilk defa uygulanacak bu fonlarla; teknolojiye, sanayiye, yeniliğe ve inovasyona yatırım yapılacak. Büyümeyi ve kalkınmayı daha kuvvetli bir şekilde desteklemek adına, finansal piyasalarda yeni bir reformu hayata geçirdiklerini söyleyen Bakan Varank, her iki Fonun yapacağı yatırımları Kalkınma Yatırım Bankası’yla birlikte yöneteceklerini vurguladı. Bu fonlarla firmalara uzun vadeli sermaye desteği sunacak ve şirketlerin faiz yükü altında ezilmelerine de engel olacaklarını dile getiren Varank, “Teknoloji ve înovasyon Fonu’yla, ülkemizde büyük potansiyeli olan teknoloji tabanlı girişimlere destek sağlayacağız. Burada hem şirketlere doğrudan yatırım yapacak hem de girişim sermayesi fonlarına kaynak aktaracağız. 350 milyon TL’lik bu Fonla; teknopark firmaları başta olmak üzere, yeni nesil girişimcilerin projelerine sermaye desteği sağlayacağız. Böylece ulusal ve uluslararası arenada başarı hikâyeleri yazacak girişimcilerin önünü açacağız” diye konuştu.

Bakan Varank, 400 milyon TL’lik Bölgesel Kalkınma Fonu’yla, Türkiye’nin her bölgesine ulaşıp, bölgesel ve küresel oyuncu olma potansiyeline sahip KOBÎ’lere kaynak aktaracaklarım söyledi. Anadolu’da faaliyet gösteren, büyüme potansiyeli olan fakat gerekli finansmanı bulamayan girişimcilere ve yatırımcılara bu fonun adeta bir umut olacağını dile getiren Varank, “İhracat ve cari açığı azaltma potansiyeli yüksek sektörlerde faaliyet gösteren KOBİ’leri destekleyecek, rekabet güçlerini artıracağız. Güçlü KOBÎ’lerin büyümesiyle de hem istihdam artacak hem de bölgesel farklar hızla kapanacak” dedi.

YENİ ÇAĞRILARA ÇIKILACAK

Sanayi ve Teknoloji Bakam Mustafa Varank, geçen sene makine sektöründe pilot olarak uygulamaya başladıkları Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nı, bu sene diğer sektörlerde de uygulamaya geçireceklerini açıkladı. Bu programla odak sektörlerde yüksek dış ticaret açığı verilen ürünlerin ycrlileştirilmesini hedeflediklerini belirten Varank, bu amaçla Ar-Ge ve yatırım desteklerini “tek pencere sistemi ve uçtan uca” bir yaklaşımla yönettiklerini kaydetti. Geçen sene makine sektöründe çıktıkları pilot çağrıya yoğun talep aldıklarını söyleyen Varank, “ön-değerlendirme sürecini geçen 153 proje başvurusu bulunuyor. Bu projelerin toplam bütçesi 5.3 milyar TL büyüklüğünde. Bu projelerin büyük kısmı Ar-Ge’ye dayalı ürün geliştirme içeriyor. Firmalarımız nihai fizibilitelerini sundu, bundan sonraki aşamada detaylı bir değerlendirme sürecimiz olacak. Katma değeri yüksek projeleri tespit etmek için; bağımsız danışmanlık raporu, TÜBİTAK teknik değerlendirmesi ve Bakanlık incelemesi gibi adımları içeren bütüncül bir süreci tamamlayacak ve Nisan ayı sonunda sonuçları duyuracağız. Yılın ilk yarısında diğer odak sektörlerde de kimya, ilaç-tıbbi eihaz, makine-elektrikli teçhizat, otomotiv, elektronik, raylı sistem araçları) çağrılara çıkacak ve programın etkisini genişleteceğiz” diye konuştu.

“İLGİ BÜYÜK OLUR”

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, makine, kimya, otomotiv ve raylı sistemler gibi stratejik sektörlerin bir ülkenin kalkınmasında, zenginleşmesinde, refah ve istikrarında önemli roller üstlendiğini, bu sektörlerin küresel rekabet ortamında söz konusu ülkeyi güçlü kıldığını dile getirdi. Doğru hamleler yapıldığı takdirde bu sektörlerin gelecek için sürekli gelişim potansiyeline sahip olduğunu ifade eden Burkay, “Türkiye’nin geleneksel ürünlerle yapılan ticarette, birim fiyatın belli bir seviyede kalması sebebiyle arzu edilen gelir artışına ulaşabilmesi mümkün değil. Bu nedenle ihracatta katma değeri yüksek ürünlerin payının artması gerekiyor. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı, ülkemizdeki cari açık sorununa kalıcı bir çözüm getirip, Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu birçok kritik üründe yerli üretime geçmesini hedeflemektedir. Ülkemizin son yıllarda gerçekleştirdiği yerli ve milli üretim hamlesinde başta savunma ve havacılık sanayi olmak üzere önemli neticeler alındı. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı pilot uygulamasında makine sektörüne yönelik 153 proje başvurusu gerçekleştirildi. Diğer odak sektörlerde açılacak çağrılara da iş dünyamızın ilgisinin büyük olacağını öngörüyoruz” dedi.

“ÜRETMEYİ TERCİH ETMEK CESARETTİR”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan da Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı çerçevesinde açılacak çağrılara ilginin büyük olacağı görüşünde. Bu sektörlerin Türkiye’nin kaliteli üretim yapan, katma değer yaratan sektörleri olduğunu vurgulayan Kızıltan, “Son yıllarda Türkiye’de üretici olmak çok zorlaştı. Paradan para kazanmanın kolay olduğu bir dönemde üretmeyi tercih etmek bir cesarettir ve gerçekten bir vatanseverliktir. Üreticilerin ciddi desteğe ihtiyacı var. Bu sadece finansla ilgili değil, eğitim desteği, danışmanlık desteği, ortak kullanım tesisler, ortak kullamm atölye ve Ar-Ge laboratuarları vs. maliyeti düşürücü her destek üreticinin işini kolaylaştırır. İthalatın yerine yerli malını koymayı başarmak zorundayız. Bu destekler buna yol açacak. Daha önce ithal edilen malların, uygulanan koruyucu ve özendirici önlemlerle yurt içinde üretilmesini öngören bir sanayileşme stratejisi bu desteklerle kesinlikle daha etkin hale gelecek. Türk sanayisi bunu yapabilecek güçte. Özellikle bu noktada altını kalın çizgilerle çizmek istediğimiz konu tüm bu üretimin ihracata entegrasyonudur. Üreten firmalara ürünlerini ihracata entegre edebilmek, onları birer ihracatçı yapmak anlamında da destek verilmeli. Her üretici aynı zamanda bir ihracatçı olmalıdır” diye konuştu.

TEŞVİKLER ESNEKLEŞECEK

Bakanlığın öncelikli ajandasında teşviklerin esnekleştirilmesi de yer alıyor. Türkiye’yi uzun vadeli üretken yatırımlarda küresel bir cazibe merkezi haline getirmek istediklerini belirten Varank, bu amaçla önümüzdeki dönemde teşvikleri daha esnek bir yapıda kurgulayacaklarını açıkladı. Varank, “Yani yatırımcılar projelerini hayata geçirmek için, ihtiyaç duydukları destekleri adeta kendileri belirleyebilecekler” dedi.

2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Plam’nda imalat sanayiinde yüksek katma değer yaratan komple yeni yatırımların Türkiye’ye çekilmesi için aktif tanıtım, müzakere ve özelleştirilmiş teşvik mekanizmaları hayata geçirilmesi hedefine de yer verilmişti.

Son dönemde uyguladıkları yapısal reformların uluslararası platformlarda da karşılığını bulduğunu söyleyen Varank, Türkiye’nin Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde iki senedir üst basamaklara tırmandığını, 27 sıralık bir sıçramayla 190 ülke arasında 33’üncülüğe yükseldiğini kaydetti. Bu sene de benzer bir performansı sergilemek için yol haritasını belirlediklerini dile getiren Varank, yatırımcılara sundukları hizmetlerin hızını ve kalitesini daha da artıracaklarını belirtti.

“ÖNEMLİ FIRSATLAR ÇIKARIR”

Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin üzde-bir, mevcut yatırım teşvik sisteminde yatırımcıya sunulan sabit teşvik paketleri yerine, yatırımcının ihtiyaç duyduğu destekten yararlanabileceği esnek bir sistem hayata geçirilecek olmasının oldukça önemli olduğunu vurguladı. Son yıllarda, teşvik hacminde önemli artışlar olduğu halde, söz konusu kaynakların katma değerli üretime gitmediğini, büyümenin potansiyelin çok altında kaldığını dile getiren Özdebir, “Hem proje bazlı teşvik sisteminin uygulama alanının genişlemesi hem de esnek bir teşvik sistemine geçilmesi sanayici ve girişimcilere önemli fırsatlar sağlayacak. Ülkemizin mevcut durumda veya gclecekte ortaya çıkabilecek kritik ihtiyaçlarını karşılayacak, arz güvenliğini sağlayacak, dışa bağımlılığı azaltacak, teknolojik dönüşümünü gerçekleştirecek, yenilikçi, Ar-Ge yoğun ve yüksek katma değerli yatırımların artmasına katkı sağlayacak” dedi.

TERSİNE BEYİN GÖÇÜ

Bakan Varank, geçen sene uyguladıkları Lider Araştırmacılar Programı’na bu sene de devam edeceklerini belirterek, programın yeni çağrısına yılsonu gibi çıkmayı planladıklarını açıkladı. Bu sene ayrıca, Türkiye’de araştırmalarım sürdüren üst düzey araştırmacılar için Ulusal Lider Araştırmacılar Programı’nı da uygulamaya başlayacaklarını dile getiren Varank, “Programla bilim insanlarına; araştırma ortamı oluşturma ve projelerini yürütme destekleri verilecek. Lisans ve lisansüstü bursiyerlerin çalıştırılması gibi imkânlar sunulacak. Araştırmacının projesini yürüttüğü kurumuna kurum hissesi verilecek. Bu kurum hissesi Ar-Ge çalışmaları için kullanılacak. Bu programla; yurt içindeki araştırmacılarımızın çığır açıcı araştırmalarını ülkemizde sürdürmesini, Türkiye’nin Avrupa Birliği Araştırma Konseyi ve 2021’de başlayacak UFUK Avrupa gibi programlardan en üst düzeyde yararlanmayı hedefliyoruz” dedi.

YURDA DÖNEN BİLİM İNSANLARINDAN

35 yılı aşkın süredir akademik çalışmalarını Avrupa’da sürdüren Prof. Dr. İskender Gökalp, Aralık 2019’da “Lider Araştırmacılar Programı” ile Türkiye’ye dönen bilim insanlarından. Gökalp, ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapacak ve “yanma” (kimyasal dönüşümle enerji üretme) dersi verecek. Araştırma ve uzmanlık alanları arasında enerji, yanma, gazlaştırma, biyokütle, hidrojen, havacılık, uzay ve savunma sanayi için itki teknolojileri, organik atıkların enerjiye dönüşümünün yer aldığı Gökalp, Türkiye’de burs programı kapsamında yanmaya bağlı motor teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapacak. Ayrıca “temiz yakıtlar” ve “hidrojen teknolojileri” üzerine çalışacak. Araştırmacılar yetiştirecek. 1974 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği Bölümü’nü bitiren, Tür-bülanslı Yanma konusunda doktora derecesini 1981’de Paris VI Üniversitesi’nden alan Gökalp, Ekim 1983’te Fransız Ulusal Araştırma Merkezi CNRS’ye katıldı. 2003’te Orleans’da yanma laboratuarının direktörü olan Gökalp, 2007’de Yanma, Aerotermal Bilimler, Reaktivite ve Çevre Enstitüsü’nü (ICARE), 2011’de ise Fransa’da Temiz ve Güvenli Enerji ve Tahrik Sistemleri Kimyasal Kinetiği ve Aerotermodina-miği Mükemmellik Merkezi’ni (CAPRYSSES) kurdu. 170 yayının yazarı ve H-Index’i 29. Orleans Üniversitesi’nde yanma ve ilgili alanlarda 70 doktora yürütücülüğü yapan Gökalp, Avrupa Yanma Enstitüsü Bölümleri Federasyonu (2001-2014) gibi uluslararası sorumlulukları yürüttü. Çeşitli akademik ve endüstriyel ortaklarla birlikte birçok Fransız, Avrupa ve Uluslararası araştırma programının yürütücüsü olarak görev aldı.

“MİLLİ PROGRAM OLUŞTURULMALI”

Yanma bilimine hakim olunmadan savunma sanayi için “milli motor” yapmanın mümkün olmadığına işaret eden Gökalp, “Burada devlete, sanayiciye, araştırmacıya, kısaca herkese ihtiyaç var. Gördüğüm üzere Türkiye’de birçok şirket bu konuda kendi başlarına bir şeyler yapmak istiyor, çabalıyor. Asıl burada yapılması gereken, herkesin birlikte çalışabileceği büyük bir milli program oluşturulması. Avrupa bunu başardı. Aynı konuya çalışan firmalar bir yere kadar birlikte çalışıp, ondan sonra kendi çalışmasını farklı bir yere taşıdı. Türkiye önce insan altyapısını oluşturmalı. Ulusal çapta çeşitli motorlara yönelik yanma konusunda mükemmeliyet merkezi kurulmalı. Bütün kaynaklar ve destekler orada toparlanmak. Ortak çalışılmalı. Ardından biri tank motoru, biri uçak motoru, biri füze motoru üretimini yapabilir. Devletin denetimi ve gözetimi altında böyle bir yapı oluşturamazsak milli motoru üretemeyiz” diye konuştu.

“DOGALGAZ İTHALATINI AZALTIR”

Türkiye’de yapacağı çalışmalar hakkında bilgi veren. Gökalp, doğalgaz yanması konusunda yenilikçi çözümler üzerinde de çalışacaklarını söyledi. Türkiye’nin doğalgaza bağımlı bir ülke olduğunu vurgulayan Gökalp, “Isıl değeri yüksek hidrojeni doğalgaza katarsak, Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacı azalacak.

Doğalgaz ile hidrojen karışımlarının yakılması üzerine yeni teknolojiler geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapacağız. Yenilenebilir enerjiden elde edilen elektriği kullanarak yeşil hidrojen üretebiliriz. Güneş, rüzgar, hidroelektrik, belki de nükleer enerji. Türkiye’de petrol ve doğalgaz yok ancak nem oranları, kül oranları yüksek, yanma verimleri düşük linyit dediğimiz kömürler var. Gazlaştırma yoluyla kömürden doğalgaz tekabülü sentetik bir gaz üretilebilir. Hidrojen ihtiva eden bir gaz bu. Türkiye’nin sahip olduğu linyitleri verimli şekilde gazlaştırabilirsek, ihtiyaç duyulan hidrojen ihtiyacımızı sağlarsak, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltabiliriz. Türkiye’nin doğalgaz ikamesine katkı vereceğiz. Bu konuda EÜAŞ ile çalışacağız. Afşin Elbistan linyitlerini gazlaştırma yoluyla değerlendireceğiz” dedi.

“5G 2023’E YETİŞECEK”

Söz yerli ve milli teknolojilerden açılmışken, 2018 Ocak ayı itibarıyla OSTİM’de başlatılan Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’nin 2023’e yetişeceği bilgisini de aktaralım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta Türkiye’nin si-ber güvenlik merkezi olan USOM’un açılışında yaptığı konuşmada, “Önümüzde 5G süreci var. Kritik bir alan olan mobil teknolojide, 5G’de daha yüksek yerlilik oranlarına ulaşmak mecburiyetindeyiz. Yerli 5G teknolojisi altyapısını kurmadan 5G’ye geçemeyiz. Bunun için tüm kurulularımızın ve firmalarımızın hızlı etkin ve kararlı bir şekilde hareket etmesi şarttır” ifadelerini kullanmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının ardından 5G Projesi’nde son durumu sorduğumuz OSTÎM Yönetim Kurulu Başkam Orhan Aydın, OSTİM’de Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) bünyesinde 130 firma ve 8 bin çalışan ile ULAK Haberleşme AŞ birlikteliğinde kurulan “5G milli takımının” son hızla yerlileştirme çalışmalarına devam ettiklerini belirterek, 2023’te yüzde 100 yerliliği yakalayacaklarım söyledi.

“TUBITAK’IN YOL GOSTERICILIGI ÖNEMLİ”

Türkiye’de 2023’te yerli haberleşme sisteminin tamamen hizmete gireceğini anlatan Aydın, “5G’ye geçişte üretilecek ürünlerin tamamını üretebilir noktadayız. Türkiye’deki firmaları bir araya getirince anladık ki firmalarımızın kabiliyetleri bu alandaki her şeyi yerli olarak üretebilecek nitelikte. 20 tane firmamız TÜBİTAK projesi kapsamında yola çıktılar. Burada TÜBİTAK’ın desteği ve yol göstericiliği de çok önemli. Şu anda çıkardığımız ürünlerin test aşamaları başladı. OSTÎM’de şu anda radyolink, yeni nesil antenler, yeni nesil baz istasyonu ve bunu merkeze bağlayacak anahtarlama ekipmanları ile çekirdek şebeke denilen ana santral yazılımlarını üretmeye başladık” diye konuştu.

OSTlM’de süren çalışmaları Vodafone, Türk Telekom, Turkcell gibi firmaların eşgüdümüyle yürüttüklerini belirten Aydın, “Operatörlerimiz ürettiğimiz ürünler ihtiyaçlarını karşılıyor mu onlara bakıyorlar. Onlar da bu projenin içerisinde, tam bir milli proje bu. ULAK’ın vericileri yaygınlaşmaya başladı. Hepsini bir araya getirdiğimiz de yerli otomobil kadar önemli bir proje bu” dedi.

Aydın, geçtiğimiz yıllarda yapılan 4.5G ihalesi kapsamında öngörülen yerlilik oranlarının da yakalandığına dikkat çekerek, ortaya çıkan ürünlerin 5G’nin alt bileşenlerini oluşturduğunu anlattı. Aydın, “Yerlilik oranlarını tutturulması hedeflerini şu anda aştık. Yerlilik çalışmaları yüzde 23’lere geldi. Ama esas hedef yüzde 100’ünü yapmak ve bunu 2023’te başaracağız” dedi.

“Fonlar bir yıl içinde kuruluş işlemlerini tamamlayacak”

Hazine Müsteşarlığı ile TÜBİTAK’ın ortak yürüteceği yeni bir girişim sermayesi destekleme programı olan Türkiye Yüksek Teknoloji Erken Aşama Yatırım Fonu (Tech-InvesTR) programı kapsamında 5 yeni girişim sermayesi fonuyla protokol süreçlerinin başlatılmasına karar verildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın söz konusu fonlardan katılım protokollerini aldığını ve incelemeye başladığını söyleyen Bakan Varank, şunları kaydetti:

“Hâlihazırda bu süreç hala devam ediyor. Müzakereler sonrasında; fonlar, TÜBİTAK ve üniversite kuruluşlarıyla proje destek sözleşmeleri imzalanacak. Sözleşme tarihlerinden itibaren 1 yıl içerisinde de fonlar kuruluş işlemlerini tamamlayacak ve 5 yıl içinde de ülkemizde yerleşik yaklaşık 150 erken aşama teknoloji tabanlı girişimin Ar-Ge çalışmalarının ticarileşmesi amacıyla yatırımlarına başlayacak. Fonların faaliyete geçmesiyle, fonlara katılacak Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Teknoloji Transfer Ofislerinde fınansal ve beşeri sermaye birikimi sağlanacak. Ayrıca ileriki dönemlerde ilgili üniversite kuruluşlarının teknoloji tabanlı erken aşama girişimlerin fonlanmasında daha aktif rol almaları sağlanmış olacak.”

Çekirdek teknolojiler geliştirilecek

TÜBİTAK Araştırma Merkez ve Enstitülerinde; Türkiye’nin bilim ve teknolojiye dayalı rekabet gücünün yükseltilmesine, ekonomik ve sosyal gelişimine, ülke güvenliğine, insan ve çevre sağlığına katkı sağlamaya dönük stratejik alanlarda araştırmalar yapılıyor. Yeni kurulan Yapay Zekâ Enstitüsü’yle de; özel sektörün önünü açacak, yol gösterecek ve bu alanda ihtiyaçları karşılayacak yetkinlikteki tüm araştırmacı gruplarının güç birliği yapmasının sağlanacağını vurgulayan Varank, aynı zamanda, ihtiyaç duyulan çekirdek teknolojilerin bizzat geliştirilmesine dönük adımlar atılacağını kaydetti. Hızla gelişen yapay zeka tabanlı teknolojilerin dünya ekonomisine yıllık etkisinin 2030 yılında 15 trilyon doların üzerinde olmasının öngörüldüğünü ifade eden Varank, “Bu enstitüyle, sahip olduğumuz büyük verinin işlenmesini, anlamlandırılmasını, bilgiye ve ekonomik değere dönüştürülmesini hedefliyoruz. Yapay Zekâ Enstitümüz, sanayimiz, girişimcilerimiz ve araştırmacılarımızla birlikte bu amaca yönelik projelere öncülük edecek. Enstitü aynı zamanda ekosistem paydaşlarını sanayicimizin ihtiyaçları doğrultusunda ortak hedeflerde birleştirecek; verinin yönetimi, korunması ve yayımı gibi konularda standartların oluşturulmasına katkıda bulunacak. Böylelikle yapay zekânın oluşturacağı küresel pazarda ülkemizin hak ettiği paya ulaşması adına kritik bir adım atmış oluyoruz” dedi.

destek4

Mustafa Varank / Sanayi ve Teknoloji Bakanı
“2020, yatırımla büyüme yılı olacak”

Bakanlık olarak amacımız; katma değerli ürünlerle sanayimizin rekabet gücünü artırarak, dünya ihracatından daha fazla pay almak ve dinamik işgücümüze en iyi iş imkânlarını oluşturmaktır. Bu yolda temel referans kaynağımız da Milli Teknoloji Hamlesi ruhuyla hazırladığımız 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi. Bu sene, Sanayi ve Teknoloji Stratejimiz doğrultusunda küresel rekabette Türkiye’yi üst sıralara çıkaracak politikaları uygulamaya devam edeceğiz. Dyitalleşmeden verimliliğe, girişimcilikten yerlileşmeye, inovasyondan KOBİ’lerin güçlendirilmesine varıncaya dek her alanda desteklerimizle sahada olacağız. Makroekonomik göstergelerimiz güçlenmeye başladı. Büyümenin öncü göstergeleri yukarı yönlü. Ocak ayı İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi 22 ay sonra ilk defa eşik değeri aştı. Ekonomik güven göstergeleri artıyor. Sanayi üretimi de canlanmaya başladı. İşte biz de Bakanlık olarak bu canlanmayı daimi hale getirmek, yüksek katma değerli üretimi ve istihdamı artırmak istiyoruz. Sanayici, girişimci, yatırımcı ve araştırmacıların üretken projelerini desteklemeye devam edeceğiz. 2020 yılı, yatırımla büyüme yılı olacak.

Nurettin Özdebir / Ankara Sanayi Odası Yötim Kurulu Başkanı
“Marka firmalar yaratmalıyız”

Ekonomide dinamizmin artabilmesi için şirketlerimizi büyütebilmeliyiz. Ülke olarak, uluslararası düzeyde rekabet edebilecek marka firmalar yaratmamız gerekiyor. Bu destekler, hem yeni girişimcileri ülke ekonomisine kazandıracak hem de KOBİ’lerin gelişmesine katkı açından önemli avantajlar sağlayacaktır. Makine sektöründeki pilot uyumaya önemli ölçüde talep olduğunu biliyorum. Diğer sektörlerde de bir talebin olacağını düşünüyorum. Kesinlikle bir sinerji yaratacaktır. Aslında biz bu sinerjiyi yaratmakta oldukça geç kaldık. Cari açığın nedeni, ithalata bağımlı bir ekonomiden kaynaklanıyor. Ara malı olsun, sermeye malı olsun, tüketim malı olsun yüksek miktarda ithalat yapıyoruz. Ülke ekonomisinde dışa bağımlılığın azaltılmasının yolu yerli üretimden geçmektedir. Ekonomisi kendine yeten ülkelerde olduğu gibi sanayide de millileştirme ile ileri seviyede bir dönüşüm politikası ortaya koymamız gerekir. Özellikle de ithal ettiğimiz ürünlerin rekabetçi olanlarının yerli üretimi mutlaka desteklenmeli. Yerlileşmeye dayalı bir ekonomik dönüşümün sağlanması, yerli ve milli üretimin teşviki ile yerli ürün tüketiminin özendirilmesi konusunda, ulusal politika hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedefleri hayata geçirecek kurumsal yapının teşkil edilmesi ve güçlendirilmesi de önem arz etmektedir.

İbrahim BURKAY / Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı
“Ülkemizin üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejisine güç katacak”

Sanayi sektörü, ülkemizin içerisinde bulunduğu zor şartlarda dahi ekonomik büyümeye katkı sağlamaya devam etti. Ekonomimizde büyüme dinamikleri sanayi aracılığıyla güçlendi ve kalıcı hale geldi. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu ‘Lider Ülke Türkiye’ vizyonunu gerçekleştirmek için sanayileşmiş ülke statüsüne ulaşmamız gerekiyor. Bu nedenle desteklerin ve teşviklerin genişletilmesi son derece önemli. Ekonomi yönetimimiz tarafından bu noktada gösterilen kararlı tutumu memmuniyetle karşılıyoruz.

2020 yılı için belirlenen destek bütçesi ve esnek teşvik sistemine geçiş, ülkemizin üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejisine güç katacak. BTSO olarak bizler de yerli ve milli üretim seferberliğine daha fazla katkı sunabilmek için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Göreve başladığımız 2013 yılında ilk gerçekleştirdiğimiz icraatlarımızdan biri, uzay havacılık savunma, raylı sistemler, makine, kompozit ve kimya gibi sektörlerde kümelenme ve UR-GE projeleri başlatmak oldu. Yerli üretim kabiliyetlerini geliştiren ve yüksek teknoloji ağırlıklı ürünlere yönelen firmalarımız ihracattaki adet bazlı artışı, gelir bazlı artışlarla taçlandırmayı başardı.

16 milyar dolar yıllık ihracat rakamına ulaşan Bursa’mız, 6 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla da tüm Türkiye’ye ilham kaynağı oldu. Önümüzdeki süreçte de ihracatta katma değeri yüksek ürünlerin payının artırılması hedefiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Adnan ÜNVERDİ / Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
“Ar-Ge ve ürün geliştirme süreçlerine hız kazandıracak”

Ülkemizin kalkınması, sanayimizin güçlenmesi için yerli ve milli üretimlerimizi artırmalı ve hızla dışa bağımlılığımızı azaltmalıyız. Bu kapsamda özellikle geçtiğimiz yılın son bölümünde ekonomimizde pozitif yönlü gelişmeler doğrultusunda, 2020 yılı için sanayicilerimize, KOBİ’lerimize ve girişimcilerimize 5.3 milyar TL destek verilecek olması tabii ki üretimlerimizi olumlu yönde etkileyecek. Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı çerçevesinde, yılın ilk yarısında kimya, ilaç-tıbbi cihaz, makine-elektrikli teçhizat, otomotiv, elektronik, raylı sistem araçlarında çağrılara çıkacak. Pilot sektör olarak belirlenen makine sektöründe çağrıya çıkılmıştı. Desteklerin verildiği mevcut sektörlerde Gaziantep’in ciddi potansiyeli söz konusu. Gaziantep Sanayi Odası olarak bizler de savunma sanayi ve medikal sektörünün şehrimizde gelişmesi ve yatırımların artması için projeler yürütüyoruz. Geçmişten gelen tecrübemizle makine sektörü de en hızlı
büyüyen sektörlerimiz arasında yer alıyor. 2020’de TÜBİTAK ve KOSGEB’in destek bütçesinin payının 1.4’er milyar TL olması da araştırma ve geliştirme ile ürün geliştirme süreçlerine hız kazandıracağına inanıyorum. Bu da firmalarımızın yenilikçi ve yüksek teknolojili üretimler yapmasına katkıda bulunacak. Bu sebeple firmalarımızı verilen desteklerden faydalanmaya davet ediyorum. Gaziantep’teki firmalarımız bu konularla ilgili sanayi odamızdan da rehberlik ve danışmanlık desteği alabilirler. Bu amaçla KOBİ Geliştirme ve Sanayi Dönüşü Ofisi’ni kurduk.

Nezih KULEYİN / Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticileri Vakfı (TOSYÖV) Başkanı
“Desteklerin etkisi ölçülmeli”

Üretim, yatırım, girişimciler, sanayiciler ve Ar-Ge için verilen destekler elbette çok önemli. Ancak desteklerin doğru mekanizmalarla, doğru yerlere ulaşması çok daha önemli. Bunun için de başta Ar-Ge olmak üzere, kullandırılan desteklerin sonuçlarının etkisinin ölçülmesi gerekiyor.

Destek amacına ne kadar ulaşıyor? Yarattığı katma değer ne? Ar-Ge için aktarılan kaynakların ne kadarı ürün haline geliyor, sanayiye dönüyor? Örneğin teknokentler kuruyoruz, bu teknokentler aracılığıyla ne kadar ileri teknoloji ürünü ihraç ediyoruz? Ona bakmalıyız. Bu sonuçlara göre teşvik ve destek mekanizmaları yeniden kurgulanmalı. Şu anda Türkiye’de uygulanan 150’den fazla destek var. Destekten yararlanmak uzmanlık haline geldi. Sistemin sadeleştirilmesinde yarar var.

Memiş KÜTÜKCÜ/Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu [OSBÜK] Başkanı
“Verilen her destek, ülkemize katma değer olarak geri dönecek”

Türkiye’deki OSB’lerin sayısı 334’e ulaştı. OSB’lerdeki katılımcılar KOBİ ağırlıklı sanayi tesislerinden oluşuyor. 1 milyon 900 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan OSB’ler ve OSB katılımcıları için destek ve teşvikler çok önemli. Özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın,TÜBİTAK, KOSGEB gibi kurumlar vasıtasıyla veya Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı gibi programlar kapsamında verdiği destekler büyük önem taşıyor. Çünkü yüksek katma değer üreten sektörlere odaklanan bu tür yaklaşımlar, şirketlerimizin kilogram başına ortalama 1.30 dolar civarında olan ihracat değerlerini artırmaları ve ülkemizin orta gelir tuzağından kurtulması için yeni fırsat pencereleri açabilir. Ayrıca her ne kadar son aylarda ekonomide bir dengelenme süreci başlasa da, KOBİ’lerimizin finansa erişim sıkıntıları devam ediyor. Dolayısıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı başta olmak üzere devletimizin KOBİ’lerimizin üretimlerine, Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerine vereceği her destek mutlaka ülkemize katma değer olarak dönecektir. Organize sanayi bölgelerimiz bugüne kadar Türkiye’de planlı sanayi üretiminin lokomotifi oldu. İnanıyorum ki bu programlar vasıtasıyla teknoloji odaklı üretim konusunda da aynı misyonu sürdürecektir.

Müjdat Keçeci / Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
“Türkiye artık kendi hikayesini yazmalı”

Katma değerli, inovatif ürünlerle sanayinin rekabet gücünün desteklenmesi çok önemli. Bugün Türkiye’nin ihracat kalemlerine baktığımızda, ihracatımızın önemli bir miktarını, dünyada çok kolay rekabet edilebilir, üretilebilir ürünlerin, katma değersiz satılarak değer yaratılmaya çalışılmasıdır. Bunun da her ne kadar istihdamda, üretim çarklarının dönmesinde katkısı bulunsa da, Türkiye artık kendi mucizesini yazmalı. Güney Kore gibi katma değeri yüksek, inovatif ürünlerle daha büyük bir değer yaratması gerekiyor. Buna dönük sistemli ve koordineli çalışılmalı.

Sivil toplumunda görüşleri alınarak bu yapı planlanmalı. 2020 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 5.3 milyar TL’ye ulaşan destek bütçesinin dağılımına baktığımızda devlet, katma değeri yüksek, inovatif ürünlerin, Ar-Ge’nin, girişimci ve yatırımcının yanında olacağını gösteriyor.

Prof. Dr. İskender GÖKALP / ODTÜ Makine Müh. Öğretim Üy.
“İkinci çağrıda program esnetilmeli”

Her bir araştırmacıya 3 milyon TL’ye kadar Ar-Ge desteğinin verildiği bu program, bilgi ve tecrübemi ülkeme aktarmak için bir fırsat yarattı. Türkiye’de yanmaya bağlı motor teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda çalışmalar yapmam için imkan tanıdı. TÜBİTAK desteğiyle ODTÜ’ye gelecek bilim insanları arasında eski öğrencilerim İtalya Ulusal Araştırma Merkezi araştırmacılarından Dr. Christophe Allouis ile Madras Hindistan Teknoloji Enstitüsü’nde uzman araştırmacı Dr. Jayamaran Kandasamy de bulunuyor. Birbiriyle yakından ilgili üç ayrı proje İçin programa başvurduk, destek aldık. Onlarla yanma, temiz yakıtlar ve hidrojen teknolojileri başta olmak üzere hem yerli motor hem de verimli ve temiz enerji konularında işbirliği yapacağız. Türkiye’de olmayan enerji, yakıt, yanma ve itki konularında mükemmeliyet merkezinin kurulması için çalışacağız. Lider Araştırmacılar Programı’nın ilk çağrısıyla ülkemize dünyanın ilk 100 üniversitesinden ve araştırma merkezlerinden bilim insanları geldi, ikinci çağrıda bunun devamının sağlanması için varolan program biraz esnetilmeli ve özellikle Türkler dışındaki araştırmacıların programa birkaç ay gibi kısa süreli de olsa katılımlarının önü açılmalı. Böylece bu araştırmacıların çalıştıkları üniversiteler, araştırma merkezleriyle işbirliğinin yolunu açacak bir model geliştirilebilir.

Bu araştırmacılar, ilk çağrıda gelen araştırmacıların yapacakları araştırmalara destek olmak üzere Türkiye’ye davet edilebilir. Böyle bir şey olursa, bürokratik işlemler artmadan, var olan programlara bu destekler eklenebilir. Özellikle yurtdışındaki araştırmacıların birkaç aylık destek modeliyle, Türkiye’de geliştirilen projelere nokta atışı katkı sağlamasının yolu açılabilir.

HÜLYA GENÇ SERTKAYA





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir